Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Beden, zihin ve ruhumuza yansımaları aşikar olan menopozun ağız ve diş sağlığımızı da doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz?
Beden, zihin ve ruhumuza yansımaları aşikar olan menopozun ağız ve diş sağlığımızı da doğrudan etkilediğini biliyor muydunuz?
“Çoğu yeni hastam bu soruyu şaşkınlıkla karşılıyor” diyor Dr. Tamer Çakar. Nişantaşı’ndaki Lotus Walk Plaza’yı mesken edinen Catwalk Nişantaşı kliniğinin kurucu baş diş hekimi, şöyle devam ediyor sözlerine: “Haklılar da. Çünkü menopoz kadın sağlığını bire bir etkileyen, belki de konuşulması gerekenler listesinde ilk sırada yer almasına rağmen çoğu zaman sağlık değerlendirmelerinde göz önünde bulundurulan bir mesele değil maalesef. Üstelik kadınlarda gebelik, emzirme, lohusa ve regl dönemleri gibi ağız sağlığını etkileyen birbirinden farklı o kadar parametre var ki…”
Çakar’ın alametifarikası, ağız ve diş sağlığına bütünsel yaklaşımı. Yirmi yıllık tecrübeye sahip kıdemli doktora göre sorun her ne olursa olsun, kalıcı bir çözüm için kişiyi bir bütün olarak değerlendirmek şart: “Geçenlerde üst çenesindeki ağrılardan mustarip bir hastam geldi. İlk etapta sinüziti olduğundan şüphelendim. Röntgenler de bunu bize açıkça gösterdiğinde kendisini hızlıca kulak burun boğaz doktoruna yönlendirdim. Ağızdaki sıkıntıyı giderebilmek için ilk önce sinüziti çözmek zorundayız.”
Peki, premenopoz veya menopoz dönemlerinin ağızda kendini gösteren belirtileri var mı? “Diş eti çekilmesi ve iltihabı, ilk belirtiler tabii. Ancak bunların yanı sıra, röntgende yaşla uyumsuz bir kemik erimesi görüyorsunuz ve bir anormallik sezinliyorsunuz.” Çakar, sorunların temeline inme, hastayı belki de bihaber olduğu durumlarla ilgili bilgilendirme sorumluluğunun tamamen doktora düştüğünü söylüyor.
Menopoza bağlı diş sağlığı sorunlarının tam teşekküllü bir teşhis süreci var. Sorunun genetik olup olmadığı da mühim. “Zira genetik şeylerin önüne geçemiyorsunuz. Belli bir kod yazılmış ve vücut ‘ben bunu yapacağım’ diyor, ısrarla. Sorun genetik değilse, stres seviyesine ve hayat stiline mi bağlı, analiz etmeniz gerekiyor. Tedavi prosedürünü belirleyen faktörler bunlar.”
Kemik yoğunluğu testi, teşhiste ilk adım. Buradaki amaç, yalnızca kemiğin yoğunluğunu değil, kalitesini de ölçmek. Kemik kalitesizse eğer, bu sıkıntının açtığı problemleri tespit etmek üzere kolları sıvıyor Çakar. “Alt çeneden ziyade üst çene büyük sıkıntı yaratabiliyor. Kemik kalitesi çok düşükse yumuşuyor; hatta tıpta ‘sünger kemik’ deniyor bu tür çeneye. Diş eti iltihabı, kanamaları, çekilmesi, ağız kokusu, diş taşları ve plak şeklinde başlayan süreç, çürüklerle beraber çığırından çıkıyor. Vücudun bağışıklık sistemi düştüğü için, kaldı ki bu gebelik ve çok yoğun menstrüasyon geçirenlerin de yaşadığı bir sorun, diş etleri kanamaya başlıyor. Bu düşünüldüğü kadar olumsuz bir durum olmasa da kurunun yanında yaş da yanıyor. Çünkü kan demek besin demek ve bakteri besin sevdiğinden iltihap başlıyor.”
Tedaviye gelince, stres gibi genetik olmayan dış faktörlere bağlı sorunlarda, Çakar’ın ilk hedefi steril bir ağız. İltihabı engelledikten sonra dolgu, çürük gibi olumsuzlukları gideriyor. Diş etlerinde birtakım çekilmeler varsa ihtiyaca göre implant yapan doktor, hastalarını ağız bakımı ve hijyeni konularında detaylıca eğitiyor. “Artık farklı bir hasta grubuna dâhil olduğunuzdan size bir sürü yeni oyuncak veriyorum ve nasıl kullanacağınızı uzun uzadıya anlatıyorum. Artık burada tedavi, hastanın kendi sorumluluklarını yerine getirmesine bağlı oluyor. Bunun yanı sıra, kadın doğum veya dahiliye doktoruna da konsültasyon yazıyorum ki bu çok önemli; kemik yoğunluğu testine göre kemik kalitesi hakkında bilgi vererek, kendisinden gerekli ilaçları hastaya temin etmesini istiyorum.”
Diş sağlığı sorunlarının genetik etkenlerden kaynaklandığı durumlarda daha da geniş çaplı multidisipliner bir süreç giriyor devreye. Öyle ki, hem fiziksel hem ruhsal hem de zihinsel anlamda iyileşmeye giden yolculukta hastalarına destek olmak adına farklı disiplinleri içine alan bir sağlık konseyi oluşturmuş Çakar. Dahiliye uzmanı, endokrinolog, psikolog, obstetrisyen ve ortopedistten oluşan bu küçük ama etkin topluluğun üyeleri, onun yıllardır birlikte çalıştığı, saygıyla andığı kendi alanlarının uzmanları. “Multidisipliner tedavi dediğimiz de budur” diye giriyor söze. “Egolar tamamen devre dışıdır ve yegâne ortak hedef, hastayı kazanmak, sağlığına kavuşturmaktır.”
Erken menopoza girmiş, kemik erimesinden ötürü dişlerini kaybetmiş bireylerde, tüm bu doktorlarla ciddi bir konsültasyon süreci başlatıyor Çakar. Hastaya yepyeni bir duruş kazandırma hedefiyle, ruhsal sağlığı da kümeye almış. “Özellikle erken menopoz konularında, en çok psikiyatr bölümüne ve psikoloğa görev düşüyor. Kadın belirli bir dönemde menopozun geleceğini biliyor ve bu doğal bir süreç. Ancak, erken menopoz bambaşka bir durum. Dişler çekiliyor ve kadın çok genç bir yaşta dişsiz kalabiliyor. Özgüven, sosyal çevre, iş ortamı derken inanılmaz bir psikolojik boyutu var meselenin.”
Sonraki süreçte, ilaçla kemik kalitesini artırmak, kemik kalitesini olumsuz etkileyen antidepresanın kesilip kesilmemesi gibi hastanın sağlığını ilgilendiren konuları meslektaşlarıyla enine boyuna konuşup değerlendiriyor Çakar. “Bu çalışmanın sonucunda, ‘Bu ilaç kalsiyumu yükseltmek yerine düşürüyor ve benim bu yükseltmeye ihtiyacım var’ diyorsunuz. Bu kararı hasta ve konsültasyon yaptığınız doktorlarla işbirliğiyle veriyorsunuz. Daha önce dediğim gibi, buradaki tek hedef, hastayı bütünsel anlamda iyileştirmek, emin ellerde olduğunu hissettirip ona bir umut ışığı yakmak.”