Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Hani o insanı çileden çıkaran göz kenarındaki kırışıklıklar var ya? Artık yeter. Kırışıklıklarınızla barışmak için dünya kadar nedeniniz var.
Christy Turlington Burns, Fotoğraf: Getty Images
Öfke anında kısılıp tiksintiyle buruşuyor, neşelenince derinleşiyorlar. Bir santimetre bile etmeyen küçücük boylarıyla bazıları için bitmek bilmez bir yılgınlık sebebi, bazıları içinse gurur kaynağı olabiliyorlar. Kontrolü imkansız, anlık bir kas seğirmesinin sonucu olarak ister bizi paniğe sevk edip dermatoloğa göndermiş, ister annemizin gülümsemesini hatırlatmış olsunlar; onlar kişiliğimizin bir parçası. Orbikularis okuli kasılması gibi telaffuzu zor şekillerde anıldıkları da oluyor, Duchenne gülüşü gibi anlaşılması zor biçimlerde de. Ne var ki bunların en yaygın ve en çok itibar göreni kazayağı. Ve düşündüğümüzden çok daha karmaşık ve nüanslı bir konu teşkil ediyorlar.
Boston merkezli dermatolog Ranella Hirsch, “İnsanlar kazayağından kurtulmak için geldiklerinde en iyi seçenek gerçekten bu mu acaba diye etraflıca düşünüyoruz,” diye açıklıyor. “Kazayağını diğer bütün kırışıklıklardan ayıran şey, daha fazla ifade taşıyor olması. Sık sık söylediğim bir şey var: Mimiklerimiz olmadan duygularımızı göstermeye çalışmak, emoji kullanmadan mesaj yazmaya benziyor.” Tamam, tabii ki teknik açıdan bakıldığında dans eden kırmızı elbiseli kadın emoji’sinden ziyade gözünüzü çevreleyen kasın (orbikularis okuli) etrafında yaşanan bir kollajen kaybından söz ediyoruz. Gülümsediğiniz anda istemsizce yaşanan bir kasılma. Pennsylvania Üniversitesi Perelman Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümünden Doç. Dr. Susan Taylor, “Kazayağı neşeyle ortaya çıkan ifade çizgileri niteliğinde, halbuki kaş ortasındakiler gibi diğer bazı çizgiler somurtunca ortaya çıkıyor,” diye anlatıyor.
Gwyneth Paltrow, Fotoğraf: Getty Images
Dolayısıyla önceleri kazayağını silmek için enjeksiyona başvuran doktorların konuyu ele alışında istisnasız biçimde bir yumuşama görülüyor. Los Angeles merkezli dermatolog Jessica Wu, “Eski resimlere bakıyordum ve gülümsediğim halde gülüşümün gözlerime yansımadığını fark ettim. Tüyler ürperticiydi. Ama bundan 20 sene önce, uzmanlığımda bize öğretilen, kazayağı için tek çözüm olarak tam üstünden Botoks enjeksiyonlarının kullanılması yönündeydi —ta ki hiçbir hareket kalmayıncaya kadar. Dolayısıyla kendim de dahil olmak üzere herkese aynısını yaptım,” diye anlatıyor. “Sonrasında ise daha yumuşak bir görüntü için frene bastım. Şimdilerde kadın oyuncular bana geldiklerinde çok daha net konuşuyorlar. Göz etrafında gülümseme çizgilerini görmek istiyorlar.” Tedavi için Wu’ya gelen psikologlar sıklıkla hastalarına yönelik empati duygularını gösterebilmek için kazayağının gerekli olduğunu belirtirken özellikle ilkokul öğretmenleri, küçük çocuklarla iletişim kurabilmek adına gözlerine müdahale edilmemesini istiyor.
Kafanızda canlandırsanıza; gerçek mutlulukla, göz kenarında kırışıklıklarla gelen gülümsemenin içten bir sıcaklığı var. Büsbütün göz kremini bırakalım diyen yok tabii ki. Severek kullanıyoruz; favori serumumuzun tadıysa bambaşka. Ayrıca göz etrafındaki cildi koruyarak yumuşaklığını ve esnekliğini muhafaza etme konusunda çok iyiler. Bununla beraber kazayağına bakışımızı yeniden ele almanın rahatlatıcı sonuçları olabilir. Kazayağına silip atılması, dolguyla doldurulması, dondurulması veya makyajla kapatılması gereken bir istenmeyen olarak bakmaktan ziyade onları sevmek ve sahiplenmek. New York Üniversitesi Langone Tıp Merkezi Dermatoloji Kliniğinden Doç. Dr. Doris Day, “Yumuşak, dengeli bir görünüm korunduğu sürece kazayağı gözlerinize ışıltı katar,” diye açıklıyor. “Kazayağı Avrupa’da her zaman arzu edilen bir şey olmuştur. Biz de artık o yönde düşünmeye başladık sayılır.”
Natalie Portman, Fotoğraf: Getty Images
Psikologların uzun zamandır bildiği bir şey bu. Kazayağı psikolojide öyle önemli ki kendine has bir ismi bile var: Duchenne gülüşü. Princeton Üniversitesi Psikoloji Profesörü Alexander Todorov, “Birini gülümserken gördüğünüzde bu gülüşün samimi —bizim deyişimizle Duchenne— mi yoksa sahte mi olduğunu anlamaya çalışırsınız çünkü genel kanaatimiz, samimi bir gülümsemeyle birlikte kazayağının da belireceği yönünde,” diye açıklıyor. Princeton University Press tarafından yayımlanan Face Value: The Irresistible Influence of First Impressions kitabının yazarı Todorov, mimik araştırmalarında önde gelen isimlerden. “Her zaman isabetli olmasa da yarattığınız izlenimler, günlük hayatınızda büyük yer tutuyor ve yaşantılarınızda belirleyici roller oynayabiliyor.” Yıllık fotoğrafları, siyasetçilerin vesikalık çekimleri ve online tanışma platformlarındaki profil fotoğrafları üzerinde yapılan çalışmalar, derin kazayağına bakılarak sırasıyla düşük boşanma oranları, seçim zaferleri ve insanların cebinizde ne kadar para olduğuna dair algısı konusunda şaşırtıcı derecede isabetli tahminler yapılabileceğini gösteriyor. “Kırışıklık insanı zengin gösterir” temalı çalışmanın deneyimli yazarı, Toronto Üniversitesi Sosyal Algı ve Biliş Laboratuvarı Kanada Araştırma Kürsü Başkanı ve Psikolog Doç. Dr. Nicholas Rule, şöyle açıklıyor: “Hayatınız boyunca ortaya koyduğunuz duygusal ifadeler, yüzünüzde yansımasını bulur ve kazayağı da ifade noktasında büyük önem taşır. Kazayağı genel anlamda daha mutlu olduğunuzu ve bu durumda daha varlıklı olduğunuzu gösterir zira hayatınızın çoğunda tatmini bulmuş ve gülümsemişsinizdir.” Diğer bir çalışmada ise belli bir duyguyu hayatları boyunca sık sık yaşadığını bildiren kadınların 68 yaş itibarıyla yüzlerinde o duygu ifadesini benimsedikleri görüldü. Todorov, “Bu durum özellikle mutluluk konusunda çok belirgin, bunun da nedeni muhtemelen kazayağı,” diye açıklıyor.
“İnsanların kazayağına bakışını yeniden şekillendirmeye çalışıyoruz. ‘Kazayağı kendi hikayenizin, geride bıraktığınız kahkaha ve neşe dolu 40 senenin bir parçası,’ diye anlatıyorum,” diyor Hirsch. “Kazayağı, gülümseyerek geçen şen şakrak bir yaşamın hikayesini anlatıyor ve bu da hakikaten harika bir şey.”