Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Lazerler, mikro akımlar ve LED’ler... Ev tipi güzellik teknolojileri büyük vaatlerde bulunuyor. Peki ama bu vaatlerin altı dolu mu?
Eskiden, yetişkin bir kadının sadece ellerini kullanarak yüz bakımını yapabileceğine inanırdım. Taki Clarisonic icat edilip beni bu rüyadan uyandırana dek. Yıl 2004’tü ve ben hâlâ ergenliğin eşiğinde, her derdin ilacını sıkılaştırıcı tonik sanan bir çocuktum. Binlerce liralık ev tipi lazerler, çok kollu mikro akım cihazları henüz hayal bile değildi. Yine de o tohum ekilmişti bir kere.
Clarisonic artık yok. Meğer cilt bariyerini bakterilerle dolu titreşimli bir fırçayla yok etmek pek de iyi bir fikir sayılmazmış. Ama cihaz pazarında adeta bir patlama yaşandı. “Akıllı” yüz temizleme aletleri, evde lazerle tüy alma cihazları ve klinik deneyler ile “dermatolog onayı” iddiasında bulunan LED ışık maskeleri piyasayı doldurdu. Bu ürünlerin ne kadar güvenilir olduğu tartışılsa da cazibeleri ortada. İnce çizgilere ve büyütülmüş gözeneklere iğne kullanmadan çözüm sunan, hem de koltukta otururken ulaşılabilen yöntemler (fiyatını ödemeye razıysanız tabii) kimin ilgisini çekmez ki?
Ama hâlâ o aletlerin gerçekten işe yarayıp yaramadığı meselesi var. Öğrenmek için geniş çaplı bir keşfe çıkmaya karar verdim: Yalnızca beni Marvel’ın kötü bir karakterine dönüştüren LED maskeler değil saç köklerine kırmızı ışık yayan bir kask; Julianne Moore’un Instagram’da paylaşmayı sevdiği, ışın kılıcına benzeyen Skorr Glow adlı çubuk ve genellikle kullanmadan önce bir uygulama indirmeye davet eden başka cihazlar da edindim. Bir düzene sokmak umuduyla topladığım cihazları kategorilere ayırdım ve test etmek için bir takvim hazırladım. Başlangıcı kırmızı ışık cihazlarıyla yaptım; özellikle CurrentBody ve Shark Beauty markalarının popüler modellerine odaklandım. İlkinin fiyatı 350 sterlin ve haftada üç ila beş kez takılması öneriliyor. Diğeri ise 260 sterline satılıyor ve hassas göz çevresi derisini sıkılaştırıp yatıştırması için soğutucu pedlerle geliyor. Her iki cihazın düzenli kullanımı, cildin daha dolgun görünmesi beklentisiyle birlikte “ikonik bir ışıltı” vaat ediyor. Bende anında bir mucize olmadı. Gerçi bu cihazları takarken sürekli kırmızı görmekten kaynaklanan kısa süreli bir görme bozukluğu yaşadım. Haftalar sonra, eski sivilcelerden kalan küçük bir karanlık yıldız kümesinin solmaya başladığını fark ettiğimde ise daha tazelenmiş göründüğüme kendimi ikna ettim.
Deneyimi önceleyen sağlık podcast’i Berlant & Novak’ın ABD’li sunucuları Jacqueline Novak ve Kate Berlant, çokça konuşulan, 4500 sterlinlik Lyma Laser Pro’nun güncellenmiş versiyonunu edinmek için geçtiğimiz günlerde Londra’ya uçtu — piyasadaki en çok övgü alan cihazlardan biri. Novak umutlu, ama beklentilerini düşük tutmuş. Kullanım kılavuzunu da okumuş. “Şöyle diyorlar: ‘Evet, bu teknolojiyi evde kullanabilirsiniz ama sonuç almak istiyorsanız istikrarlı olmalısınız.” Pek tutarlı biri olmadığını açık açık kabul ederek, ürünün gerçekten işe yarayıp yaramadığını bilemeyeceğini söylüyor. Bu ya üretici firmanın radikal şeffaflığının göstergesi ya da olağanüstü kurnaz bir pazarlama taktiği.
Zaman ayırmaya istekli olanlar için, bu cihazların vaat edilen etkileri, pahalı dermatolog randevuları arasındaki süreyi uzatabilir. Tabii tek seferlik pahalı bir cihaz yatırımı karşılığında. CurrentBody’nin CEO’su ve kurucu ortağı Laurence Newman da en gelişmiş cihazların bile profesyonel yardımın yerini tam anlamıyla dolduramayacağını kabul ediyor. Ama yine de “güzellik endüstrisinde kendilerine ait küçük bir alanları var.” Oysa benim dairemde “küçük alan”dan çok daha fazlasını işgal ediyorlar. Ziip Halo’yu — çene hattım boyunca meditasyon yapar gibi gezdirmeyi sevdiğim minik bir mikro akım cihazı — ecza dolabıma zar zor sıkıştırıyorum. Laduora Duo ise titreşimli ve İsviçre çakısı misali çok işlevli bir saç fırçası; onu yoğun kullanılan bir alanda saklamak mümkün. Ne yazık ki daha hacimli cihazlar o kadar kolay gizlenmiyor. LED maskeler salonumun bir köşesinde üst üste yığılmış; kask Hamlet’in yüksek teknolojili bir prodüksiyonundan fırlamışçasına yan sehpada duruyor. Ah zavallı Yorick... Hücre yenilenmesini kesin çok severdi.
Ben de seviyorum doğrusu. Ama bu tempoyu sürdüremem: Mutfakta o kadar çok cihazı şarj ediyorum ki mutfak robotunun fişini çekmek zorunda kalıyorum. New York merkezli, dermatoloji ve psikiyatri alanlarında çift diplomalı uzman Dr. Evan Rieder bana bu cihazların çoğundan vazgeçmem için adeta izin veriyor. “Genel olarak, zamanınız ve paranız varsa [bu cihazlar] büyük ihtimalle zararlı değildir” diyor. Ama çoğu cihaz için “ellerinde yeterli veri yok” diye de ekliyor. Rieder’ın hastalarına önerdiği şey, en çok test edilmiş, en etkili ve en sıkıcı yaşlanma karşıtı protokol: güneş kremi, reçeteli retinol ve klinikte uygulanan Botoks ya da lazer gibi işlemler.
Haftalar süren deneyimlerin ardından, Ricari Studios’dan randevu aldım. Burası “ileri teknolojiyle yenilenme” vaadinde bulunan, fütüristik ve seçkin bir spa. Lenf drenaj masajının makine destekli bir versiyonunda uzmanlaşmışlardı. Spa’nın imza cihazı beni adeta emerek esnek ve hafif bir hale getirdi ve fark ettim ki teknoloji destekli kişisel bakım, başkası kumandadayken çok daha iyi geliyor. Ama seansın en güzel kısmı, tüm teknoloji kaldırıldıktan, kablolar söküldükten sonra gelen o son 45 saniyeydi. Terapist Jodi, ensemin tam altına ve kürek kemiklerimin üstüne mentollü bir merhem sürdü. Harikaydı. Tıpkı çocukken annelerimizin sırtımıza Vicks sürmesi gibi... Bluetooth bağlantısı gerekmedi.