Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Modanın bir reenkarnasyon olduğu söylenir. Geçmişle geleceği birleştirir, retro ile yüksek teknolojiyi çarpıştırır. Moda sahnesinde geçmişin tasavvur ettiği idealist geleceğe doğru paradoksal bir nostalji devreye giriyor. Dünde, bugünde ve yarında, geleceğe geçmişin merceğinden bakmanın tek bir cevabı var: Retrofütürizm.
Modada nostaljik akımların yeniden trend döngüsüne girdiğine sık sık şahit oluyoruz. Bu döngülerin tekrar etmesi şüphesiz hepimizin aklına şu soruları getirdi: Moda endüstrisinde yaratıcılık körelmeye mi başlıyor? Görülmemişi kurgulayarak yeni bir dünya yaratmak yerine geçmişte yapılanları bu kadar çok referans almak, modanın yaratıcı damarlarını kesen bir eylem mi? Yoksa moda geriye bakarken aynı zamanda ileriye koşabilir mi? Tam da bu noktada retrofütüristik, distopik ve avangard vizyon bu soruların cevaplarını teker teker vermeye başladı. Öyle ki moda dünyası retro ve bilim kurgu temalarla oldukça yakından bağlantı kurarak yeni distopyalara yolculuk yapıyor. Moda endüstrisinin tamamına yayılan distopik temalar; modern kaygıları yok etmek, yaratıcı çözümler bulmak ve geleceğe uyum sağlama arayışına ilham vermek için sıklıkla araştırılıyor. Modadaki bu distopik eğilim, bir anlamda daha iyi bir gelecek için yeni yollar arıyor. Endüstri genellikle bir sarkaç gibi çalışır; geçmişe özlem duyan bir nostaljiyle teknoloji odaklı bir gelecek arasında gidip gelir. Pinterest Predicts’e göre önümüzdeki dönemde Z ve Y kuşağı tarafından yapılan bilim kurgu ilhamlı görünümlerin aramalarında yüksek bir artış olması bekleniyor.
Peki, “retrofütürizm” ne anlama geliyor? Bu kurgusal üslup, retro tarzların fütüristik teknolojiyle farklı kombinasyonlar yaratmasıyla yakından ilgili. Bir diğer deyişle, geçmiş dönemlerde fütürist olarak kabul edilen stil ve estetiklerin geri dönüşünü temsil ediyor. Kısmen ütopik kısmen distopik olan bu akım, aynı zamanda geleceğin geçmişte nasıl göründüğünü tasvir eden sanatsal bir hareketin de ismi. Örneğin; uçan arabalar, zeplinler, uzay kolonileri, yıldızlar arası yolculuk, lazer silahlar, yüzen şehirler, zaman yolculuğu, galaksilerin fethi, robotlar ve denizaltılar, retrofütüristik keşiflerden sadece bazıları. Bu akımın geçmişin bugüne uzanan fantastik rüyası olduğunu söylemek de mümkün. Modada retrofütürizm terimiyse, insanların uzak gelecekte ne giyebileceklerine dair idealize edilen bir vizyonu ve bu keşiflerden gelen ilham duygusunu tanımlıyor.
Pierre Cardin
Teknolojinin sürekli değişen manzarasıyla gelecekte modanın nasıl görüneceğini tahmin etmek zor. Ancak kesin olan bir şey var; retrofütüristik giysiler giderek daha popüler hâle geliyor. Örneğin metalik renkler, parlak metaller ve hiperrealistik baskılar bu görünümün olmazsa olmaz unsurları. Öte yandan fütüristik gözlükler, teknik kumaşlar, aerodinamik siluetler, parlak renkler, siber esintili tipografiler ve geometrik şekiller bu stilde karşımıza çıkıyor. Dahası video oyunların, galaktik ihtişamın ve siber şıklığın modada oldukça revaçta olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda görünümler, bir filmden ya da tuhaf bir bilimkurgu romanından karakterler gibi karşımıza çıkabilir.
Bu canlanma moda podyumlarına da tezahür ediyor elbette. Paco Rabanne, Pierre Cardin ve André Courrèges, 60’lı yıllara damga vuran ve retrofütürizm denilince aklımıza ilk gelen tasarımcıların başında geliyor. Bu tasarımcıların Alman yönetmen Fritz Lang’ın 1927 tarihli Metropolis filmini anımsatan bir retrofütürizm estetiğine bağlı kaldığını söylemek mümkün. Geçtiğimiz ay vefat eden İspanyol tasarımcı Paco Rabanne moda sahnesine ilk çıkışını 1966 yılında “12 unwearable dresses in contemporary materials” (“çağdaş malzemelerle üretilen 12 giyilemez elbise”) manifestosuyla yapmıştı. Metal elbiselerden oluşan “Giyilemezler” koleksiyonu, pirinçten yapılmış geometrik plakalar, rhodoid plastikler ve çelik halkalarla bir arada tutulan payetlerden oluşuyordu. Koleksiyon fütüristik kıyafetler olarak uyarlanmıştı ve Ortaçağ asker zırhlarını andırıyordu. Rabanne için neon deri, alüminyum, zincirli zırh, kauçuk, plastik kaplama ve kağıt gibi sıra dışı malzemelerle moda deneyleri yapmak olmazsa olmazdı. Jane Fonda’nın oynadığı 1968 yapımı Barbarella filmi de, Paco için fütüristik kostüm tasarımlarını sergilemek için mükemmel bir araçtı. Bugün Rabanne’ın retrofütürist estetiği, bir klasik olarak moda tarihinin her döneminde adından söz ettirecek.
Jackie Bowyer - Paco Rabanne
Retrofütürizm denince akla gelen bir diğer isim André Courrèges, 1964 yılında tasarladığı uzay çağı koleksiyonuyla devrim yarattı. Courrèges’in şaşırtıcı derecede parlak beyazlar, likra, vinil ve PVC gibi kumaşlar ve hareketi vurgulayan daha kısa etekler kullanması, tasarımlarının alametifarikası hâline geldi.
“Tercih ettiğim elbiseler, henüz var olmayan bir yaşam için icat ettiklerimdir” diyen retrofütürist bir diğer isim de Pierre Cardin. Cardin’in cesur renkleri, havacılıktan ve uzaydan ilham alan siluetleri, hızla benimsenen ütopik, teknoloji odaklı bir vizyonu yansıtıyordu. Dahası 1969’da NASA, Cardin’den astronotları için bir uzay giysisi tasarlamasını bile istemişti.
80’ler ve 90’larda ise Thierry Mugler bir kez daha retrofütüristik modayı yeni boyutlara taşıdı. Metalik korseler ve tulumlar içinde cyborg görünümlü modelleri podyumlara gönderdi. PVC tutkusu, güçlü omuzları ve vücudu saran siluetleriyle Thierry Mugler, uhrevi ve uzay çağından aldığı ilhamla 80’ler ve 90’larda avangard, fütüristik bir moda gücü olarak tanındı. Mugler, kariyeri boyunca geçmiş zamanlardaki Hollywood’a, cyborg’lara, parlak arabalara, sürüngen hayvanlara çokça atıfta bulundu.
Marine Serre 2023-24 Sonbahar/Kış
Retrofütürizmde, belirli zamanlardan farklı fütüristik görünümleri tasvir eden; her biri benzersiz özelliklere sahip çeşitli alt türlerden de (cyberpunk, steampunk, atompunk, dieselpunk) bahsetmek mümkün. Örneğin güncel moda sahnesinde en sık karşımıza çıkan alt türlerden biri krom detayları, deri süslemeleri, teknolojiden ilham alan kumaş tasarımları, çivileri, şekil değiştiren asimetrik kesimleri, sıra dışı desen ve renk kullanımıyla cyberpunk estetiğidir. Bu stili koleksiyonlarına sıkça adapte edenlerden biri de Marine Serre. LVMH ödüllü tasarımcının, kendi markasını kurmadan önce yine kendi gibi retrofütürist bir vizyonla ilerleyen Demna Gvasalia ile çalışıyor olması hiç şaşırtıcı değil. Genç tasarımcı hazırladığı koleksiyonda ve yaptığı işbirliklerinde cyberpunk kökenli bir retrofütüristik dalganın fitilini ateşledi. Markanın alametifarikası hâline gelen ay deseni, geçmişle geleceğin retrofütüristik füzyonu niteliğinde. Marine Serre, kıyamet sonrası daha iyi bir dünyayı yeniden inşa etme motivasyonuyla kurguladığı farklı koleksiyonların ortak paydasında, sınırsız bir özgürlük alanının altını çiziyor. Fransız moda tasarımcısının gözlük devi Gentle Monster ile retro olduğu kadar fütüristik de olan bir koleksiyon tasarlamak için bir araya gelişi, buna güzel örneklerden. Bu işbirliği, spor giyim hassasiyetlerini büyüleyici bir estetikle birleştirerek modaseverler için retrofütürist bir cennet yaratıyor. Geçtiğimiz haziran ayında gerçekleşen 2023 İlkbahar/Yaz koleksiyon sunumunda da sıkça rastladığımız retrofütüristik detaylar, ocak ayında gerçekleşen 2023 Sonbahar/Kış seçkisinde de devam ediyor. Benzer başka bir işbirliği de Massimo Giorgetti tarafından kurulan İtalyan marka MSGM ile gözlük markası Polaroid arasında geçtiğimiz yıllarda gerçekleşti. İlk polarize güneş gözlüklerini 1930’larda piyasaya süren Polaroid, Massimo Giorgetti’yi kendi vizyonuyla birleştirmek için arşivlerini karıştırmaya davet etti. Ortaya, MSGM’nin imzası niteliğindeki canlı kırmızı, sarı ve mavi renklerle güncellenen kare kesimli çerçevelerle, ilhamını 80’lerden alan retrofütüristik tasarımlar ortaya çıktı.
Mugler 2023-24 Sonbahar/Kış
MSGM, retrofütüristik detayları, 2022-23 Sonbahar/Kış koleksiyonunun alt katmanlarında da işliyor. 2022’nin başında bir grup astronom, varlığı matematiksel modellemeyle tahmin edilen ancak daha önce hiç gözlemlenmemiş yeni bir gök cismi keşfetti. Bu sıra dışı olay, Giorgetti’nin hayal gücünü harekete geçirerek duygusal bir tepkiyi ve bir dizi fikir akışını tetikledi. Koleksiyon, daha iyi bir dünyanın mümkün olduğu zihinsel bir alan yaratma arzusuyla tasarlandı. Bu tam anlamıyla bir retrofütüristik kaçış anlamına geliyordu. Detayları oluşturan takımyıldızları, galaksiler, kuyruklu yıldızlar, gezegenler; baskı, jakar ve payetli işlemelerle öne çıkarıldı. Başka birçok alanda olduğu gibi modada da geleceği geçmişle birlikte yaratıyoruz. Retrofütürizm etkisi altındaki moda endüstrisi, geçmişten yararlanarak geleceği şekillendirmeye devam edecek.