Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Cinsiyetsiz, şablonsuz, klişeden uzak ve ön yargısız. İşte Londra Erkek Moda Haftası'nın en cesur erkekleri.
Londra Erkek Moda Haftası'nı sevmemizin en büyük nedeni, tasarımcılara sonsuz bir özgürlük sunması. Belki de hikayelerin, tasarımcılardan daha çok akıllarda kaldığı tek moda etkinliği bu.
Özgürlük kadar, özgünlük de Londra merkezli tasarımcıların kimliklerinde büyük harflerle yazılı. Dünya siyasetinin gündemiyle aynı nabızda ilerleyen Londra Erkek Moda Haftası, İlkbahar/Yaz 2018 sezonunda da global sorunlara duyarsız kalmadı. Irkçılığa, cinsiyet eşitsizliğine, LGBT haklarının ihlaline, Donald Trump'a ve Brexit'e karşı siyasal bir tavır sergileyen tasarımlar, sınırsız ve adil bir dünyanın taslağını çizerek, umudun gelecekte ve genç nesilde saklı olduğunu çarpıcı bir biçimde hatırlattı bize. Cinsiyetsiz, şablonsuz, klişeden uzak ve ön yargısız. İşte Londra Erkek Moda Haftası'nın en cesur erkekleri:
Gelişmiş bir toplumunun, temel özgürlüklerinden birinin giyinme özgürlüğü olduğunu düşünürsek, Charles Jeffrey'nin tasarımları bu temel hakkın en eşit karşılığı. diyor moda eleştirmeni Sarah Mower.
Vivienne Westwood ve John Galliano'nun 80'lerdeki devrim iştahını, bugün daha deneysel bir ortamda tadan Jeffrey'nin koleksiyonuna bakıp, Sarah Mower'a katılmamak elde değil çünkü bu tasarımlar bir kostümden ibaret olamayacak kadar tepkili ve gerçek.
"Kendi hayatımızın bizimle bir ilgisi kalmadı. Başkalarının fikirleri, bizim yaşantımızı şekillendiriyor. Ben buna karşıyım ve bu yüzden koleksiyonumun adını 'Momentum koydum'."
İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonunu bu sözlerle anlatıyor Chalayan. Momentum ile sürekli hareket halinde olmaya bir göndermede bulunmayı da ihmal etmiyor.
Her sezon farklı bir duyarlılık gösteren dahi tasarımcının mesajı açık ve net: Kendiniz olun!
Craig Green'in İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonu için 'ruhani' yakıştırmasını yapabiliriz. Bir kaçış hikayesi anlatan Green, cennete uzanan bir yolculuk hayal etmiş.
Umutla başlayan bu yolculuğun belirli bir noktadan sonra karanlığa dönüştüğünü fark edince, aslında cennet gibi bir ütopyanın içimizde, vicdanımızda gizli olduğunu fark etmiş Green. Karanlığa rağmen, renkleri kutsaması da bu yüzden.
Vivienne Westwood'un son koleksiyonunu en iyi özetleyen kişi, kuliste bekleyen eşi oldu.
"Her zaman bir görevde. Onu durdurmak imkansız. Felsefesi, devrim üzerine kurulu. Tiranik bir devrimci Vivienne!"
Eşi haklıydı. Bu sezon için de muhteşem planları vardı Vivienne Westwood'un. Gerek tasarımları, gerekse atmosferiyle bir şölene dönüşen defilede erkeklikten ziyade feminizm kutlandı.
Londra Moda Haftası'nın podyumunda ilham sınırı denilen bir şey yok. Bu sahnede ilham perileri limitsiz. Bobby Abbley, bu limitsiz kaynağı hakkıyla kullananlardan.
90'ların ikonik çizgi film kahramanları Teletubby'lerden ilham alan Abbley, Tinky-Winky'yi gerçek hayata taşıyor. Belki de bir Teletubby kadar özgür ve mutlu olamadığımza dikkat çekmek istiyor.
Londra Erkek Moda Haftası'nın en genç tasarımcısı Liam Hodges, yüksek modanın kötü çocukları için tasarlıyor.
Kaostan beslenen tasarımcı, her şey kusursuz ilerlerken aniden çıkan o pürüzden ilham alıyor.
İlham perinizin besin kaynağının kaos olması da, podyumda yürüyen ayıları veya ağzı açık maskeli çocukları gayet olağan kılıyor.
10 yıllık Louis Vuitton tecrübesinin ardından, Kim Jones'un da onayıyla kendi tasarımlarına, kendi adıyla hayat vermek isteyen Edward Crutchley'nin ilk defilesi Londra Erkek Moda Haftası'nın en çok konuşulan moda anlarından biri oldu.
Etekler, kimonolar, saten ve ipek karışımı tasarımlarla akışkan cinsiyeti zarif tasarımlara uyarlayan Crutchley'yi önümüzdeki sezonlarda daha çok duyacağız.