Modada Reverans: #Balletcore

Moda dünyasında trendler genellikle sanat formlarının uyumlu bir birleşimi olarak ortaya çıkar. Bunlardan biri de son zamanlarda moda podyumlarında çok sık rastladığımız, moda tutkunlarının kalbini fetheden balletcore trendi. İster hayatınızın bir noktasında balerin olun, ister Kuğu Gölü’nde geçireceğiniz bir gecenin tadını çıkarın, dans etmeyenlerin bile balerin gibi göründüğü balletcore estetiğinin gösterişli ve sofistike olduğu inkar edilemez. Bu trend, balenin zarafetini modanın yenilikçi yapısıyla kusursuz bir şekilde harmanlıyor. Aslında modanın baleyle flörtünün uzun bir geçmişi var. İlk olarak 1830’lu yıllarda aristokratlar için feminen ve elit bir dans olarak ortaya çıkan bale, dansçıların zarafetine saygı duruşunda bulunan; kumaşların ve siluetlerin hassas etkileşimini ortaya çıkaran bir dans. 1920’lere ve 30’lara gelindiğindeyse Rus balesini Avrupa’ya tanıtan Sergei Diaghilev’in, kurduğu Ballets Russes dans grubuyla modern modanın öncü yaratıcıları Coco Chanel, Jeanne Lanvin ve Elsa Schiaparelli’nin koleksiyonlarına ilham olduğunu söylemek mümkün. Dahası 1940’larda Ballet Russes’ın kostüm tasarımcısı Christian Bérard’ın Christian Dior’a danışmanlık yapması, dar bel vurgusu ve A kesim eteğilye damga vuran New Look’ta açıkça ortaya çıktı.

Peki günümüzde bu eğilim tekrardan nasıl popüler oldu? Balletcore, temelini atletik giyimden alan bir estetikken; son zamanlarda Dior, Miu Miu, Max Mara, SKIMS gibi markaların koleksiyonlarında sıkça yer alan “şekillendirici” kıyafetlerin devamı olarak karşımıza yeniden çıktı. Örneğin; Miu Miu’nun ikonikleşen bale ayakkabıları ve tozlukları, Simone Rocha’nın tül tütü elbiseleri ve Zimmermann’ın balerinlere özgü volanlı giysileriyle bale tarzı modaya oldukça büyük bir ilham kaynağı oldu. Öyle ki 2023 İlkbahar/Yaz podyumlarında baleye yapılan göndermeler artarak devam etti. Örneğin; MM6 Maison Margiela bale dansçılarının kıyafetlerinden ilham alan body’ler, point balerin ayakkabıları ve spagetti askılı atletlerle dolu bir koleksiyon yarattı. Markanın koleksiyon sunumunda modeller gerçek dansçılar gibi görünüyordu. Benzer bir şekilde İrlandalı tasarımcı Simone Rocha, güçlü, feminen bir ifade olarak ortaya koyduğu pembe ve beyaz tül katmanlarından, dantellerden, fiyonklardan ve incilerden oluşan koleksiyon sunumunda balerin tarzından gelen ilhamı modern bir yorumla moda sahnesine kazandırdı.

Öte yandan sinema dünyasının bu akımı gün yüzüne çıkaran bir diğer katalizör olduğunu söylemek mümkün. Trendin arkasındaki ilham kaynakları arasında Audrey Hepburn, Natalie Portman, Lily-Rose Depp, Elle Fanning, Alexa Chung gibi isimler yer alıyor. Akımın yayılmasını hızlandıran bir diğer etkense TikTok. Platformda #balletcore etiketi 1 milyar kez görüntülenmeye yaklaşarak kısa sürede viral oldu. Son olarak Balletcore’un geri dönüşünün öncülerinden biri de Blackpink üyelerinden Jennie’den başkası değil. Jennie, grubunun dünya turundaki solo şarkısı You and Me ile bale ruhunu somutlaştırdı. Öyle ki şarkıcı anvelop eteği, tozlukları ve bale ayakkabılarıyla adeta bir balerini andırıyor.

Özetleyecek olursak, geçmişe özgü diğer trendlerin yeniden canlanmasından farklı olarak balletcore, nostaljik duyguları en zarif şekilde tetikleme ve moda dünyasına çağları aşan modern bir feminenlik katma gücüne sahip. Diğer taraftan moda trendlerinin çoğunda olduğu gibi balletcore’un da asıl hedefi, bir yandan giyilebilirliği korurken bir yandan da mümkün olduğunca sanatsal, deneysel, eğlenceli ve yaratıcı bir ilham ortaya koymak.