Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Versace podyumunda model Grace Elizabeth’in üzerinde gördüğümüz gömlek, turuncunun en canlı tonuna boyalı. Kolları beden bölümüyle birleştirilmiş bu özgün tasarımın rengi en az kırmızı kadar iddialı ama daha taze.
Feminenlik anlayışını yeniden yazan bu renk, Christopher Kane’in klasikleşmiş düz kesim mini elbiselerinde bordo ve mavinin küçük dokunuşlarıyla eşleştirilmiş.
Kreatif direktörlüğünü Yolanda Zobel’in yaptığı Fransız modaevi Courreges’da ise markanın imzası haline gelen modernize 1960’lar esintili trençkotlar, ceketler, triko üstler ve şortlar, turuncunun yine aynı tonunda karşımıza çıkıyor. Defilede bu parçaların dikkat çekiciliği, beyaz ve bej eşleştirmeleriyle yumuşatılmış.
Yeni Zelandalı tasarımcı Emilia Wickstead’in adını taşıyan markasında ise turuncunun satürasyonu azaltılmış pastele yaklaşan bir tonunu görüyoruz. Düz yakalı, geniş kollu, ayak bileğinin üzerinde biten elbise, seçeceğiniz aksesuarlara göre karakter değiştirebilecek esneklikte.
Mavi ve yeşilin flörtünden doğan soğuk pastel tonu, mint yeşili. Giambattista Valli’nin post-modern prensesleri, bu sezon mint yeşili elbiseler giydi.
Ucu dikişsiz bırakılmış volanlarla bezeli tasarımlar, bahar tazeliğinin moda sözlüğündeki karşılığı.
Sokak modasının güncel üniforması haline gelen takımlar, Lacoste podyumunda yine mint’in hakimiyetinde. Turkuaza yaklaşan, canlı yeşil triko üstle eşleştirilen mint takım, yüksek enerjisini izleyiciye direkt olarak aktarıyor.
Baştan aşağı payet işlemeli asimetrik Roland Mouret elbiseyse bu rengin bambaşka atmosferlerde de ne derece zarif durabileceğini kanıtlıyor.
İdealleri, içselliği ve hayal gücünü temsil ediyor, dekore ettiği her yeri masalsı bir atmosfere dönüştürüyor. Morun açık pastel tonu lila, yüksek modanın iyimser dileklerini giysilere ve aksesuarlara yansıtıyor.
Clare Waight Keller’ın elinde yeniden yorumlanan Givenchy, bu rengi podyuma taşıyan markaların başında geliyor. Derin V dekolteli, bele oturan, kolları bol kesim midi elbise, feminen formunu lilanın yumuşaklığıyla dengeliyor.
Bu renk, Jonathan Anderson’ın tasarladığı Loewe’de ise teatral bir üslupla yorumlanmış olarak karşımızda. Lila rengi floral dantel kumaş, bel hattından üç boyutlu ve köşeli bir formla genişliyor; bir araya getirilmiş kumaşları çerçeveleyen beyaz biyeler kontrast oluşturuyor.
Max Mara ise lila kozunu yeni nesil takımlarda kullanmış. Neredeyse griye yaklaşan bu açık ton, model Kyla Ramsey’nin giydiği kargo cepli gömlek, kısa kollu blazer ceket, şort ve kravatlı kombinasyonun resmiyetini kırıyor.
Tabiatı, uyumu, duygusal dengeyi temsil eder, sakinleştirir, huzur verir. Çimen yeşili, sıcak ayların iyileştirici gücüne yakışır biçimde ilkbahar/yaz koleksiyonlarında sahnede. Alessandro Michele imzalı Gucci’de birbirine yakın tonda iki çimen yeşili tek parçada kombine edilmiş ve dik yakalı kanvas bir cekete hayat vermiş.
Marc Jacobs’ın podyuma çıkardığı şahsına münhasır karakterlerin kostümlerine baktığımızda bu rengin baskınlığı hissediliyor. Etek ve ceket takımlar, üç boyutlu mini elbiseler ve çiçek desenlerinin basıldığı pantolonlarda canlı bir yeşil tonu göze çarpıyor.
Olivier Rousteing’in feminen ve provakatif üslubuyla şekillenen tasarımlar da bu sezon doğanın rengine boyalı. Geniş dekolteli, ince askılı, süper mini örgü triko elbiseler buna en iyi örneklerden. Üzerlerine iliştirilen transparan, yuvarlak pileksi formlarsa tasarımların derinlik etkisini artırıyor.