Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
El boyamasından tığ işine, nakıştan kanaviçeye kadar uzanan el yapımı zanaat teknikleri moda dünyasında daha önce hiç olmadığı kadar çok benimseniyor. Moda dünyasında yükselen bir trend hâline gelen zanaat uygulamalarını mercek altına alıyoruz.
Modada zanaat trendinin neden her zamankinden daha çok gündemde olduğunu hiç düşündünüz mü? Olimpiyat altın madalyalı İngiliz atlayıcı Tom Daley, Tokyo Olimpiyatları’nda örgü örerken görüldüğünde bu zanaatı zorlu zamanlarda daha iyi odaklanmak için gizli silah olarak kullandığını açıklamıştı. Çok zaman geçmeden moda dünyası da kendi gizli silahını çıkardı. Modanın kült markalarından yeni nesil moda vizyonerlerine uzanan geniş bir zanaat korosu, aynı anda bir ters bir düz kroşe örmeye başladı. Hayatlarımız her zamankinden daha otomatik olsa da, zanaat -ya da en azından bunun fikri bile- hayal gücümüz üzerinde yoğun bir pozitif güç sağlıyor. Geçtiğimiz birkaç sezonda podyumlarda 60’ların ve 70’lerin trendlerinde bir canlanma gördük, bu da el yapımı zanaat öğelerini yeniden gündeme getirdi. Tığ işi, kanaviçe, patchwork (yama), nakış, aplike ve kapitone gibi detaylar moda sahnesinde popülerlik kazanıyor ve bu sayede özgür ruhlu parçalar geçmişten beslenerek güncelleniyor. Bu retro temalar moda dünyasını ele geçirirken, genç nesil TikToker’lar ekolojik yönden bilinçli ve tasarruflu parçalar içeren bir Do It Yourself (Kendin Yap) hareketini de ateşlemekte gecikmedi. Tüm bunlar olurken craftcore, yani zanaat odaklı bir moda estetiği oluştu. Adından da anlaşılacağı gibi craftcore, zanaatın tüm katmanlarından beslenen; el yapımı veya geri dönüştürülmüş öğelerle ilgili olan konuları merkezine alıyor. WGSN stratejisti Marian Park, “Ulla Johnson gibi tasarımcılar, zanaat referanslı ve el işçiliğinin niteliklerini yansıtan parçaları koleksiyonlarına entegre etmeye başladı” diyerek modada zanaat akımının yaygınlaşmaya başladığının sinyallerini veriyor. Moda, aynı zamanda yavaşlama akımıyla da bağlantı kurarak dijital çağa meydan okuyan bir neslin portrelerini çiziyor. Özellikle pandemi sonrası yükselen ileri dönüşüm, yeniden satış ve onarım gibi sürdürülebilirliği baz alan yaklaşımlara sıkça tanık oluyoruz. Zanaat merkezinde gelişen; elle boyanmış baskılar, saraç dikişleri, gösterişli aplikeler ve yama teknikleri yüksek modaya hızla adapte olmuş durumda. Dijital dünyanın sürekli kendini yenilediği bir çağda zanaat eski zihniyetli bir yaklaşım olarak düşünülse de aslında oldskool yani “eski olan iyidir” felsefesiyle gelişiyor.
Fotoğraf: Bikramjit Bose
Yüksek modada el işi
Moda markaları “el yapımı”nın duygusal ve zanaatkar değerinin yanı sıra onun taşıdığı potansiyeli yakın zamanda fark etti. Jonathan Anderson, 2016 yılında seçkin uluslararası yetenekleri kutlamak için The Loewe Craft Prize’ı başlatırken 175 yıllık İspanyol lüks modaevi Loewe’nin vizyonunu bugünlere kadar şekillendiren zanaat temellerinin altını çizmişti. Modaevinin 2021 Sonbahar/Kış erkek giyim koleksiyonunda sıkça rastladığımız yama detaylı kabanlar, nakış işlemeli örme bol hırkalar craftcore akımını vurgular nitelikteydi. Anderson, “Bence tüketiciler artık giysilerden daha fazlasını istiyor. Eşsiz ve aynı zamanda ahlaki bir bakış açısına sahip olduğunuzdan emin olmak istiyorlar. Neşeli bir vizyon ve modaya yaratıcı bir yaklaşım da bugünlerde dolaylı olarak zevk almayı sağlayan nadir lükslerden biri” diyerek giyim konusunda yaratıcı olmak ve zanaat kökenli eşsiz detayların talep gördüğüne vurgu yaptı. Jonathan Anderson, Loewe için hazırladığı 2022 İlkbahar/Yaz koleksiyonu için Bangladeş’ten lokal işlemeli kırmızı ve beyaz kumaşlar tedarik etti, Burkina Faso’dan elle boyanmış dokuma kumaşlar getirdi. Bunların yanı sıra, Loewe’nin ikonik Basket çantaları İspanya’daki yerel zanaat atölyelerinde dokunuyor. Anderson, “Yaptığım işlerdeki el emeği duygusundan zevk alıyorum” diyor.
Örgü, tığ işi, yama, oya, aplike, batik ve boncuk işleme gibi geleneksel tekniklerin ilginç bir karışımı, Chloé, Valentino, Marni, Fendi ve Dior’un 2022 İlkbahar/Yaz podyumlarında görüldü geçtiğimiz günlerde. Chloé, Sen Nehri kıyısında gerçekleştirdiği son koleksiyon sunumunda zanaat kökenli birçok detaya değindi. Markanın kreatif direktörü Gabriela Hearst; “Kulağa sevimsiz gelse de bu koleksiyon aşkla ilgili. Gerçekten pek çok şeyin sevgisiyle ilgili: Zanaat sevgisi, dostluk sevgisi, insan sevgisi” diyerek koleksiyonun ana temalarını özetledi. Birçok sosyal kuruluşla ortak çalışmalar yürüten Chloé, lüksün en seçkin seviyesi olarak tanımladığı Chloé Craft’ı piyasaya sürmeyi planlıyor. Hearst’ün dediği gibi; “Bu parçaları yalnızca bir insan eli yapabilir.” Chloé, 2022 İlkbahar/Yaz koleksiyonunda, Madagaskar’daki bir sosyal girişim kuruluşu olan Akanjo tarafından yapılan el yapımı tığ işi elbise ve önceki sezonlardan kalan kumaş şeritlerinden yapılmış karmaşık düğümlü flama koşumlardan oluşan bluzu ve el örgüsü çanta tasarımıyla el emeğini bir kez daha kutladı. Deniz kabuğu ve makromeden yapılmış kolyelerin yanı sıra onları dokuyan kişinin adını taşıyan çantalar da koleksiyondaki zanaat imzaları olarak karşımıza çıkıyor. Modaevi, renkli tabanlı parmak arası terliklerle ileri dönüşüm felsefesinin de altını çiziyor. Okyanus ve kumsallarda parmak arası terlik toplayan Kenyalı sivil toplum örgütü Ocean Sole’yle ortak çalışan Gabriela; “Aslında, tabanlara bastırılan tüm güzel pastel katmanlar bir zamanlar başkalarının parmak arası terlikleriydi” diyerek tasarımının çıkış noktasını özetliyor.
Vizyoner dâhilerin zanaat açılımı
Pandemi, insanları moda seçimlerinde durup düşünmeye ve sürdürülebilir uygulamaları tercih etmeye teşvik etti. Özellikle, gezegene zarar vermeyen moda uygulamalarını aktif olarak arayan Y ve Z kuşağı tüketicileri seri üretilmiş ürünler yerine zanaat işçiliğini talep etmeye başladı. “Pek çok şeyin seri üretildiği bir çağda, bunların nasıl bir araya getirilmiş olabileceğine dair bir fikir edinemiyorsunuz. Eşyaların artık kendi kişilikleri yok gibi görünüyor” diyor The Visible onarım programının kurucusu, yavaş moda kahramanı, moda aktivisti ve zanaatkar Tom van Deijnen. Eskimeye yüz tutmuş kolej hırkaları, 20. yüzyılın başlarından kalma Galler yün battaniyeleri ve Fransız keten masa örtülerine ikinci bir şans veren girişimci Deijnen, modanın zanaat yönünün altını çizenlerden. Zanaatkarlığa yeniden ilgi duymak geçici bir heves olmayacak gibi görünüyor. Londra merkezli, çok disiplinli Toogood markasının arkasındaki kız kardeşler Erica ve Faye ya da Central Saint Martins mezunu John Alexander Skelton gibi tasarımcılar, manevi kültürün düzleşmesini daha zihinsel bir yaklaşımla protesto eden giysiler yaratıyor. “Moda endüstrisi tarafından değil, endüstrinin elleri tarafından şekillendirilen moda işçilerini bir araya getiriyoruz” diyen heyecan verici bir manifesto altında kurulan Toogood markasının merkezinde bir zanaatkarlık kutlaması yer alıyor. Toogood, 2020 Sonbahar/Kış hazır giyim koleksiyonunda esnaf zanaatından ilham alarak tasarladıkları giysileri tanıtmıştı. Her parçanın adını ve ilhamını geleneksel bir zanaattan aldığı koleksiyondaki The Metalworker ceketi ve Stonemason pantolonu seçkiden sadece birkaçı. Faye Toogood; “Esnafı, zanaatkarları ve onların sürecini kutlamak her zaman iş ahlakımın bir parçası olmuştur” diyor.
Modanın zanaat katmanlarına inen meraklı ve vizyoner tasarımcılar bunu yaparken kendi yaratıcı güçlerini de en ince detaylarla ilmek ilmek işlemekten asla geri durmuyor. Modada zanaat denklemlerini kurma ve yıkmadaki başarısını kanıtlamış Skelton, antika çarşaflar ve eski tahıl çuvalları gibi geri dönüştürülmüş kumaşları kullanarak sürdürülebilir bir tasarım anlayışının altını çiziyor. Geleneksel zanaatlardan ilham alan giysiler yaratmak için bu malzemeleri elle boyama, aşırı yıkama ve yama yoluyla özelleştiriyor.
Geleneksel el sanatlarının el üstünde tutulduğu Japonya’da da birçok marka beklenmedik şekillerde zanaatkar bir bakış açısı kazanmaya devam ediyor. Adından da anlaşılacağı gibi Blue Blue Japan (Mavi Mavi Japonya), saf indigo boya kullanarak geleneksel Japon zanaat tekniklerini kullanıyor. Marka, her biri kendi karakteristik bitişine sahip giysiler yaratmak için hem batik boyama (shibori) hem de dirençli boyama (bassen) tekniklerini kullanarak indigo boyamada uzmanlaşmış. 1985 yılında kurulan Japon kült marka Kapital, eski Amerikan iş kıyafetlerinin üretimini boro gibi Japon el sanatlarıyla birleştiren denimle tanınır. Toshikiyo Hirata tarafından kurulan Kapital, geleneksel Japon tekniklerini çağdaş estetikle birleştiriyor. Hem antik Japonya’dan hem de yüzyıl ortası Amerika’sından yoğun bir şekilde öne çıkan siluetler ve üretim yöntemleri markanın tasarımlarının tam kalbinde yer alıyor. 2016 yılında kurulan New York merkezli marka Bode ise, iş kıyafeti arketiplerini kapitone, yama, tığ ve aplike gibi kadın merkezli el sanatlarıyla birleştiriyor. 2021 Sonbahar/Kış erkek giyim koleksiyonunda Hintli zanaatkarların ürettiği işlemeli kamp gömleklerinden, yama merinos takımlarına ve tığ işi üç boyutlu üzümlerle süslenmiş kazaklara uzanan bir seçkiyle zanaat dokunuşlu modayı selamladı.
Craftcore’un hızla yayılan bir hareket hâline geldiğinin kanıtlarından biri de, CFDA’in Emily Bode’u 2019 yılının yükselen tasarımcısı olarak seçmesiydi. Tom van Deijnen’in dediği gibi: “Giydiğimiz tüm kıyafetlerin hâlâ elle yapıldığını hatırlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Elbette, birçok adım artık mekanize edildi, ancak yol boyunca birçok süreçte insan ellerine ihtiyaç var. Hâlâ bütün bir giysiyi tepeden tırnağa yapabilecek bir makine yok.” Gerçek şu ki, Kiton gibi bazı üst düzey markalar tamamen zanaatkar bir işgücüne güvenebilirken, hızlı moda markaları bile fabrikalarında yetenekli zanaatkarlara sahip. Makineleşmiş bir parkurda seri üretimle üretilen bir parça bile -en azından kısmen- el yapımı olduğunu iddia edebiliyorsa, o zaman işçiliği özel yapan nedir? Londra merkezli marka Story Mfg’nin kurucu ortağı Saeed Al-Rubeyi, “El yapımının, gerçek ve iyi bir şekilde anlatılması, birçok insan için bir miktar özgünlük anlamına gelir” diyor. Modanın bir sosyal aktivizm biçimi olduğuna inanan markanın temellerini ve geleceğini zanaat kurguları oluşturuyor. 2021 New York Moda Haftası’nda gelecek vaat eden markalardan Dauphinette de, elle çizilmiş baskılar ve geri dönüşümlü, el boncuklu çantalar içeren ilk moda sunumunda zanaat elementlerinden yararlandı. Markanın tasarımcısı Olivia Cheng, “El boyaması parçaları ve gerçek çiçek öğelerini tasarım düşünceme dâhil ederek, giysilerin doğal işlevini ortadan kaldırmadan daha gerçekçi, hikayeli bir giyinme biçimine erişmeyi umuyorum” diyor. Moda belki hiçbir dönem bu kadar dijital ve seri olmadı. Ancak buna rağmen zanaat dokunuşunun manevi hızına yetişmesi çok da mümkün değil. İnsan elinin mahareti, moda dünyasında hipnotize etkisini sürdürecek gibi duruyor. El emeği bir tığ işinin veya el boyaması bir parçanın çekiciliğine gerçekten kim hayır diyebilir?