Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Jean-Luc Godard denince akla ilk, güzel Jean Seberg’in başrolde olduğu A Bout de Souffle filmi gelse de, Vivre Sa Vie filmi Yeni Dalga akımının mihenk taşıdır. 12 bölüme ayrılan filmde Godard'ın ilham perisi ve eşi Anna Karina, Paris’e aktris olma hayalleriyle gelen Anna Nana’yı canlandırıyor. Montaigne’in “Her şeyini başkalarıyla paylaşsan da, özünü kendine sakla.” sözüyle başlayan Godard’ın başyapıtı, hayatı yaşama sanatının inceliklerine sanatsal bir pencereden ışık tutuyor.
Sinema kültüründe devrim yaratan yeni dalganın en meşhur yönetmenlerinden François Traffaut, Jules et Jim filmiyle tanınıyor. Sinema tarihinin en ikonik ''ménage à trois' örneği olan üçlü aşk hikayesi, yakın arkadaş olan Jules ve Jim'in 25 yıl boyunca Catherine'in peşinden koşmalarını konu alıyor. Traffaut, filmde karmaşık bir aşk üçgeni dışında özgürlük, sadakat ve sonsuz aşk temalarını büyük bir ustalıkla işliyor.
Jean-Luc Godard'ın en büyük başarılarından biri kabul edilen Pierrot le Fou, sıkıcı toplumundan kaçan Pierrot'nun Paris'ten Akdeniz'e, Marienne ile yolcuğunu anlatıyor. Alışılmışın dışında, yolda bir hayatı konu alan keyilfli filmde, edebiyat, sanat, başka filmler ve pop kültüründen birçok referans saklı. Aşk klişelerinden sıkıldıysanız, Godard'ın romantizmin ölümünü resmettiği filmi Pierrot le Fou'ya şans verin.
1959'da Cannes Film Festivali'nde büyük çıkış yapan Traffaut'nun 400 Coups filmi, Yeni Dalga akımının ilk filmi olarak kabul ediliyor. Traffaut'nun sorunlu çocukluğundan ilham alarak yarattığı film, 12 yaşında bir ergenin önce okuldan sonra ailesinden nasıl kaçtığını anlatıyor. Antoine'nın kelebek etkisi gibi yaşadığı, büyüyen dramatik olayları alan 400 Coups filmi yalnızca, Yeni Dalga'da değil, dünya sinemasında da çığır açtı.
Traffaut ve Godard'ın yenilikçi, görsel şölen tadındaki filmleri bir yana entellektüel Fransız sinemasının önemli bir başka yönetmeni de Eric Rohmer. Ahlaki değerleri konu aldığı 6 filmden oluşan meşhur serisinin üçüncü filmi La Collectionneuse, Fransız Riviera'sında yazlık bir evde geçiyor. Film, bir yazı beraber geçiren çapkın bir sanat simsarı Adrien, arkadaşı Daniel ve evin üçüncü kiracısı genç kız Haydee'nin hikayesini anlatıyor. Eğlence düşkünü, şımarık ama neşeli Haydee, sevgilileri yüzünden ev arkadaşları tarafından eleştirilirken aşkta cinsiyet rolleri öne çıkıyor, ayrıca filmde geçen realist, felsefik ve derin diyaloglar izleyicileri içine çekiyor.