Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Önümüzdeki günlerde adını sıkça duyacağımız ve 69. Cannes Film Festivali'nden Altın Palmiye ile dönmeye aday filmleri sıraladık.
Bu sene 69. kez düzenlenen Cannes Film Festivali heyecanı, olası terör saldırısı için alınan sıkı güvenlik önlemleri ile biraz da olsa gölgelense de, gala gecesi sanatı kutlayan ünlü isimlerle doldu taştı. Festivalin en iddialı filmlerinin yıldızları, tabii ki sadece Cannes için tercih ettikleri kostümlerle değil, aynı zamanda ödüle layık oyunculuklarıyla da konuşuluyor. Özellikle festivalden sonra da konuşulmaya devam edecek, Altın Palmiye'ye aday filmleri listeledik. 22 Mayıs’a kadar sürecek festivalden eve ödülle dönecek filmleri merakla bekliyoruz.
80’lerde Steven Spielberg hem E.T.’nin hem de The Color Purple’ın ilk gösterimini Cannes’da yapmıştı. Şimdi, BFG ile geri dönüyor dersek yeridir. İçlerinde Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nın da bulunduğu, özellikle çocuklara yönelik romanlarıyla meşhur yazar Roald Dahl’ın romanı BFG’den uyarlanan filmin adı, büyük dost canlısı dev anlamına gelen ‘Big Friendly Giant’ın kısaltması. Spielberg’ün ilk üç boyutlu canlı çekim filmi olmasının dışında, Disney yapımı olması da görsel efektleriyle oldukça etkileyici olacağının ipucu. Tüm bu bilgiler ışığında, BFG için heyecanlanmamak elde değil.
George Clooney ve Julia Roberts’ı daha önce başka filmlerde de beraber izledik. Ama hiç biri Jodie Foster tarafından yönetilmemişti. Hem eğlence, hem duygusal sahneler hem de bol aksiyon vadeden film, yıldızlarla dolu olması yönüyle oldukça cezbedici.
Sıcak renkli görüntüleri ve ihtişamlı sahneleriyle, film sadece bir Woody Allen klasiği olmaya değil aynı zamanda Altın Palmiye’ye de aday. Festival tarihinde üçüncü kez açılışını bir Woody Allen filmiyle yaptı. Bambaşka bir Kristen Stewart ve yine kusursuz güzelliğiyle Blake Lively’yi izleyeceğimiz Café Society, 30’ların Hollywood’unda geçiyor. Ayrıca Kristen Stweart’ın festivaldeki tek filminin Café Society olmadığını hatırlatalım.
Russell Crowe ve Ryan Gosling karşımıza dünyanın en kötü dedektifleri olarak çıkıyorlar bu Shane Black filminde. 70’lerin Los Angeles’ında geçen film, Cannes’daki komedi filmlerinin en iddialısı. Black’in, Kiss Kiss Bang Bang ve Iron Man 3’ten tanıdık olduğumuz epri anlayışına bu filmde de rastlıyoruz.
Luc ve Jean-Pierre Dardenne’den bir prestij filmi ve tabii ki Altın Palmiye için iddialı bir aday. Üretken Dardenne kardeşler, daha önce evlerine iki Altın Palmiye götürmüşlerdi. Bu sene de César ödüllü oyuncu, Adèle Haenel’in başrolde olduğu filmleriyle, gözlerini ödüle dikmiş durumdalar.