Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gitmesini sabırsızlıkla beklediğimiz bir yıl oldu 2020, ancak tek bir pencereden bakmak yerine biraz bakış açımızı değiştirirsek bu yılın bize kattığı iyi şeyleri de görmemiz mümkün.
@leoniehanne
Geçtiğimiz yıl bu tarihlerde hepimiz yeni bir yıla gireceğimiz için oldukça heyecanlıydık. Haftalar öncesinden yapılan programlar, sokaklarda geçen alışveriş maratonu ve hep bir sonraki seneye bıraktığımız hedefler listesi derken her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Ancak 2020 bizi oldukça farklı bir deneyim sürecinin içine bırakıverdi. Kendimizi maksimum grip olmaktan korumaya çalıştığımız bir kış mevsiminde sadece kendi sağlığımızı değil çevremizdekilerin sağlığını düşünerek evlere kapandık. Zorlu geçen bir yılın ardındansa çok yakın bir zamanda 2021 yılına giriyoruz ve her şeye rağmen yılbaşı ruhunu hissetmeye, umutlu kalmaya devam ediyoruz. Peki bu kadar sabırsızlıkla yeni bir yılı beklerken 2020 gerçek anlamda sadece kötü anılar mı bıraktı? Elbette burada bir Polyannacılık söz konusu değil ancak eğer kötü olduğu kadar öğrendiğimiz iyi şeyleri de görebilirsek sadece 2021 yılı için değil devamında değişen takvimlere de kazandığımız güzellikleri taşıyabiliriz.
Bu senenin en önemli konusu; yerinde olduğunda unuttuğumuz ama en ufak sıkıntıda yeniden hatırladığımız sağlığımız. Sırf bu yüzden onun kıymetini daha çok anladık ve karantinada bozulan yemek düzenlerimize, evlerde geçirdiğimiz zamanlarda hassaslaşan psikolojimize rağmen her gün sağlıklı uyanabilmenin mutluluğunu bir kez daha anladık. Bir sonraki yıl ise değişen bakış açılarımız bizi daha sağlıklı bir hayat yaşama konusunda teşvik edebilir.
Gelecek planları, kaygılar, stres derken gökyüzüne bakmayı unuttuğumuz, günü sadece öylesine tamamladığımız bir rutinden sonra sadece sokakta bomboş yürümenin bile ne kadar önemli olduğunu anladık. Otomatik olarak yaşadığımız bütün anlar şimdi hayalini kurduğumuz aktivitelere dönüştü ve sırf bu yüzden yeniden özgürce sokaklara çıktığımız zaman etrafımıza bakmayı, rüzgarı hissetmeyi, önünden geçtiğimiz güzellikleri fark etmeyi özetle “şimdi” de kalmayı öğrenmiş olduk.
Hala bu konuda uzun bir yolumuz olduğunu düşünebiliriz ancak tüm dünyanın aynı anda zorlu bir süreçten geçmesi, insanların da birbirini anlamasını, ayrı ülkelerde olsak da aynı dilden konuşmamızı sağladı. Çünkü kaygı ve korku farklı kelimelerle ifade edilse de his ortaktır. Tıpkı bu negatif hisler gibi pozitif duygular da aramızda değişik bir iletişim yarattı. Zoom konserleri, dünyanın bir ucundan başka bir ucuna açılan canlı yayınlar, farklı platformlarda bir araya gelen isimler derken bu süreci hep birlikte geçirdiğimizi görerek birbirimizi anlamayı hatta birbirimize ulaşmayı öğrendik.
En çok özlediğimiz, en çok beklediğimiz…sevdiklerimize sarılmak. Biliyoruz ki bu fırsatı tekrar yakaladığımız zaman sevdiklerimize daha önce fark etmeden yaptığımız gibi gelişi güzel değil gerçekten onları hissederek sarılacağız.
Getty Images Türkiye
Bazı olayların bizim kontrolümüzde olmadığını görmek belki de kontrolcü yanımızı biraz daha törpülememize sebep oldu. Elbette önemlerimizi aldık, yapabileceğimiz en hızlı şekilde adapte olmaya çalıştık ancak sürekli bir şeyleri kontrol etmenin, kendimize kurallar koymanın yoruculuğunu en çok bu sene fark ettik. Şimdilerde popüler olan akışta kalabilmenin gerçekten uygulandığında ne kadar hafifletici bir his olduğunu biraz daha iyi anladığımızı söylemek mümkün.
Mimiklerimiz olmadan, maskelerin ardında iletişim gerçekten oldukça zorlayıcıydı. Bir dükkana girdiğimizde ya da tanımadığınız biriyle konuştuğumuzda gülümsemenin aslında günün tüm enerjisini değiştirecek güçte olduğunu anladık. Bu yüzden maskeleri çıkarttığımızda günlük hayatın stresine rağmen ister alışverişte ister ofis ortamında olsun gülümsemenin dönüştürücü etkisini unutmamamız gerek.
Evlerde geçirdiğimiz süreçte kimimiz yemek yapmaya yeniden başladı, kimimiz uzun yıllardır ertelediği hobilerine geri döndü. Her ne olursa olsun zaman geçirmek adına yaptığımız pek çok aktivite tıpkı küçük çocuklar gibi kendi yeteneklerimizi yeniden keşfetmemizi sağladı. Hatta bu keşifler doğrultusunda radikal kararlar alıp farklı bir yolda ilerleyenlerimiz bile oldu.
Hayatın koşturmacası içinde ailemize ya da kendimize vakit ayırmak epey zordu. Ancak pandemide gelen önemler kapsamında ailelerimizle ya da kendimizle daha çok vakit geçirme şansı yakaladık. Zaman zaman bocaladığımızda olmuştur ama biliyoruz ki devam eden yıllarda sadece tek bir tarafa yoğunlaşmak yerine hayatımızın bir bütün olduğunu anlayıp vakti yaratabilmek konusunda daha bilinçli olacağız.
Evlere kapandıktan kısa bir süre sonra denizlerin, havanın nasıl hızla temizlendiğine hepimiz şahit olduk ve belki de ilk kez bu kadar net bir şekilde yıkıcı tavrımızla yüzleşmiş olduk. Aslında bir bakıma da dünyanın bize değil bizim dünyaya ihtiyacımız olduğunu anladık. Yaşadığımız süreçte doğanın da bir parçası olduğumuzu unutmadan hareket etmek ve uyumlanabilmek 2020’nin bize öğrettiği ve kullanabilirsek iyi değişimlere vesile olabilecek derslerden biriydi.
Aslında bütün bu sayılan maddelerin hepsini kapsayan yegane madde: Şükretmek. Ancak bunu yazarken daha kötüsü de olabilirdi mantığı yerine sahip olduğumuz her şeye karşı minnet duyabilmekten bahsediyoruz. Yeniden sokaklara çıktığımız, maskeleri bıraktığımız o zaman geldiğinde özgürce yapabildiğimiz her harekete minnet duymak, bir şekilde hayatı kutlamayı her gün yeniden hatırlamak, aslında hatırlamak istemediğimiz bu yılın bıraktığı en önemli unsurlardan biriydi.
Getty Images Türkiye