Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Beline kadar uzanan saçlarından pixie için vazgeçen model Winnie Harlow, bu ilham veren ve özgürleştirici değişimiyle sezonun en iddialı güzellik dönüşümüne imza attı.
Fotoğraf: @winnieharlow
Farklılıklarıyla ikonikleşmiş 10 kadından biri olan Winnie Harlow, radikal güzellik dönüşümüyle spot ışıklarını üzerine çekti. Beline kadar uzanan saçlarını düşünmeden kestiren başarılı model, dün Instagram’da ilk kez pixie saçlarını paylaştı. Seksi yüz hatlarına sayesinde maskülen pixie’yi feminenleştiren Harlow, podyumunun en iddialı saç kesimini de özgün bir formda kendini yakıştırmayı başardı. Winnie'nin hep düz gördüğümüz saçlarının pixie sayesinde doğal, kıvırcık halini de keşfettik.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
İlham veren modelin Instagram'da paylaştığı fotoğrafının altına yazdığı yazı saçları kadar dikkat çekiciydi. ‘"Dünyadaki tüm kadınlara: Kendi güzelliğinizi benimseyin, kendinizi sevin. Başka insanlardan güzel olduğunuzu duymayı beklemeyin ya da güvenmeyin. Söylemelerine ihtiyacınız yok, sadece aynaya bakın.’’ diye belirten Winnie Harlow özgüvenli davranışıyla bir kez daha gerçek bir rol modeli olduğunu kanıtladı. Winnie’nin korkusuz güzellik dönüşümünü tüm kalbimizle destekliyor, bu özgürleştirici harekete katılacak kadınlara ilham vermesini umuyoruz.
Breakfast at Tiffany's filmiyle Audrey Hepburn bir ikona dönüşmeden aslında 1953 yapımı Roman Holiday filminde karşımıza kısacık saçlarıyla çıkarak bunun sinyallerini vermişti. Sonuçta konu Audrey Hepburn, o her şeyi ikonikleştirebilen tek kadın. Ünlü yönetmen Jean-Luc Godard'ın 'Breathless' filminde gözlerimizi Jean Seberg'in pixie kesiminden almak neredeyse imkansızdı. Paris'te yaşayan bir Newyorklu Patricia karakterinin maskülen saç kesimiyle feminenliğini sonuna kadar göstermesinin altında sadece Jean Seberg kalkabilirdi. Pixie saç diyince aklımızda oluşan ilk silüetlerden biri tartışmasız ki Twiggy! 60'ların it-girl'ü Twiggy sadece kendi zamanının değil, tüm zamanların en ilham verici o kadınlarından oldu. 90'lar modası denince akıllara Linda Evangelista, Kate Moss, Naomi Campbell gibi isimler geliyor. Linda sadece bir model değil, kısacık yana yatırdığı saçlarıyla süper model statüsüne ulaştı. Spice Girls grubunun eski üyesi Victoria Beckham moda dünyasına ilk adımını yeni kestirdiği pixie saçlarıyla en iddialı şekilde attı. Tüm dünya ona boşuna 'posh' demiyor! Catwoman filminde Halle Berry deri, fetiş maskesini çıkarınca pixie saçlarıyla gerçek bir vahşi kediye dönüştü. Daha sonra pixie saçlarından vazgeçmeyen Berry, pixie kesim için en büyük ilham kaynaklarından biri. 2005 yılında herkes Keira Knightley uzun, dalgalı saçlarını kısacık kestirince çok şaşırdı. Bu küçük şaşkınlığı üzerimizden attıktan sonra da akıllarımızı bir süre Keira'nın mükemmel pixie kesimi işgal etti. Her ne kadar saçlarını 'V for Vendetta' filmi için kestirmiş olsa da, Natalie Portman Wes Anderson'ın kısa filmi olan Hotel Chevalier'de bizi pixie saçlarına aşık etti. Ağzından kürdanı düşürmeyen, isimsiz, maskülen karakteriyle bile tüm seksapalitesini ortaya koydu. Harry Potter filmleriyle ve feminist yönüyle bir jenerasyonu kendine hayran bırakan Emma Watson pixie saçlarıyla da fenomen oldu. Kırmızı halıda ıslak görünümlü, yana yatırdığı kısa saçlarıyla bize pixie kesime şans vermeyi düşündürdü. Gündemlerden düşmese de sıkça kırmızı halıda düşen Jennifer Lawrence saçlarını kestirmek de dahil olmak üzere ne yapsa olay oluyor. Modern pixie kesimiyle, pixie kesimin bundan önceki maskülen havasını ortadan kaldırdığı için buna da şaşmamak gerek! Hedi Slimane'ın yeni ilham perisi olan Ruth Bell asker tıraşıyla pixie kesim saça son noktayı koyan isim. Cinsiyetsizliğin tartışıldığı son günlerde Ruth Bell'in imzası haline gelmiş kısacık saçları moda dünyasında bir değişimin başlangıcı mı?