Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
"Tanrıya ihtiyacım varmış gibi sanata ihtiyacım var." -Tracey Emin
Tracey Emin, sanat dünyasının kötü kızı olarak anılıyordu ve cüretkar fazla dürüst ve açık saçık eserleriyle eleştiri yağmuruna tutuldu. 1995 yılında “Everyone I have ever slept with" eseriyle sanat camiasına sansasyonel bir giriş yapan İngiliz ikon, 1998 yılında "My Bed" enstalasyonuyla sanat dünyasının en prestijli ödülü Turner Prize’a aday oldu. Birinde birlikte olduğu tüm insanların isimlerini bir çadırda sergileyen, diğerinde ise depresyon yatağını ve kirli çamaşırlarını ortaya döken Tracey Emin belli başlı kalıp ve normlarının özgürlüğünü kısıtlamasına ve korkularının arzularının önüne geçmesine izin vermedi.
Tracey Emin, çok yetenekli bir sanatçı olarak sayısız formla kendini ifade etti, ayrıca formları birleştirmekten korkmadı. İngiliz yaratıcının, sanat oyununda kelimeler önemli bir yer kaplıyordu. El yazısıyla neon şiirler yazan Tracey Emin, neon'un duygularla bir ilişkisi olduğuna inanıyordu. Yazı ve görseli buluşturan diğer dehalar gibi Emin de kelimeleriyle bize yalnızca ipucu veriyor ve zihnimizde bunun izini sürmemize izin verdi. Özetle; Tracey Emin'in kelimeleri hayal gücümüzde naif resimler çiziyor.
Emin özellikle cinsellik ve cinsel hayatını fazlasıyla paylaştı. Çıplak bedenini sergilemekten çekinmeyen Emin'in çıplak bedeni bazen çıplak ruhunun aynası oldu, bazen de çıplak ruhu çıplak bedeninin yansıması... Emin, kişisel hikayeleri, acıları, kayıpları ve kırılganlıkları günümüz teşhir toplumunun bir örneği olarak ortaya koymadı. İngiliz duayenin Instagram kültürü doğmadan belki de buna ilham veren itiraf sanatı acımasız bir şekilde dürüsttü, fake ve simülasyonun hakim olduğu post modern çağda Emin kendi gibi acımasız gerçekleri de tüm çıplaklığıyla sergiledi.
Peki kadınlığını korkusuzca ortaya koyan ve kadınlığa dair birçok tabuyu yıkan Tracey Emin'in sanatı feminist mi? Tracey Emin'e göre hayır. Tracey Emin'in sanatı bundan daha derin ve kompleks. 13 yaşında uğradığı tecavüz, 18 yaşındayken yaptırdığı kürtaj ve annesinin ölümü gibi travmalarını ve sırları galeri duvarlarına döken Emin, sanatı için ruhunun en karanlık odalarına girmekten korkmadı. Onun sanatının en güçlü yanı, kırılganlığını ve güçsüzlüklerini gösterecek kadar cesur olmasıydı.
"Yaptığım her şeyden daha iyi olduğumu fark ettim. Aslında ben eserimdim, eserimin özünde olduğumu fark ettim." - Tracey Emin
Emin’in ruhunun karanlık odalarına inip oradaki ışığı açığa çıkardı. Aşk, depresyon ve acıyı kendi hikayesi, deneyimleri üzerinden çok yakın ve kişisel bir lensle aktarırken, sanatın iyileştirici gücünü de gösterdi. Sanat, onun için geçmişiyle yüzleşmesini sağlayan bir terapiydi, bu yüzden eserlerinin de sanatın spiritüel ve iyileştirici ihtimalini taşıyan aydınlık bir yüzü var. Tracey Emin'in sanatı bireyselden kolektif bilince açılan kapılardı.