Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kasımda aşk başkadır, özellikle Keanu Reeves ve Charlize Theron'unki bambaşka! Reklamcı Nelson, farklı bir dünyanın insanı Sara ile tanışıp, kasım ayında birlikte yaşamalarıyla Nelson'un tüm hayatı değişir. Sweet November bize gerçek aşkın tek bir zamana değil, tüm zaman dilimlerine yayıldığını gösteriyor. Belki de aşkın meşhur ayı şubat değil de kasımdır?
Ethan Hawke ve Julie Delpy'nin başrollerini paylaştığı triolojinin ilk filmi olan Before Sunrise, trende tanışan iki yabancının Viyana'da birlikte geçirdikleri günü anlatıyor. Bir günde bir insanı nasıl tanıyabilirsin, nasıl aşık olabilirsin sorularına ustaca cevap verirken tek bir soru havada kalıyor. Jesse ve Celine aşklarını bir güne sığdırabiliyorlar mı?
Holly ve Gerry kendi yağlarında kavrulan, birbirlerine ilk günkü gibi aşık bir çifttir. Gerry'nin ani ölümüyle dul kalan Holly hayata nasıl devam edeceğini bilemezken 30. yaş gününde ölen kocası Gerry'den aldığı mektuplar her şey değişiyor. Holly film boyuncu Gerry'nin mektuplarını takip ederken, ilişkilerine flashback'lerle Holly ve Gerry'nin ölümsüz aşkını izliyoruz.
Zengin kız fakir oğlan, ilişkiye karşı çıkan aileler, yağmur altında öpüşmeler, gönderilmemiş mektuplar... Tüm klişeleri barındırmasına rağmen gelmiş geçmiş en romantik filmlerden olan The Notebook, Noah ve Ally'nin tutkulu aşkını anlatıyor. Ryan Gosling'in karizmasından mı, Rachel McAdams'la aralarındaki uyumdan mı bilinmez ama Noah ve Ally'nin aşkı dün ve bugün olduğu gibi yarın da hafızalarımızdan silinmeyecek.
Son zamanların en orijinal aşk hikayesi olan Her boşanmış, yalnız bir yazar olan Theodore'un yeni çıkan, her ihtiyacı karşılayan işletim sistemi satın almasıyla başlar. Theodore daha sonra işletim sisteminin sesi Samantha'ya aşık olur. Modern zamanlarda teknolojinin getirdiği yalnızlığı ve değişen aşk ilişkilerini çarpıcı bir yorumla ele alan Her, alternatif sinema sevenlerin gözünden kaçmamalı.
Başrollerini Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart'ın paylaştığı, 3 Oscar sahibi, 1947 yapımı Casablanca klasik aşk hikayesinden vazgeçmeyenlerin gözdesi. Nostaljik film kuşağının elması olan Casablanca, 2. Dünya Savaşı sırasında Morocco'da geçen bir aşk hikayesini anlatıyor.
Eski sevgilinizi ve onla yaşadığınız tüm anıları zihninizden silme şansınız olsa ne yapardınız? Peki her şeye rağmen sil baştan başlasanız aynı kişiye yine aşık olabilir misiniz? Orijinal senaryosuyla Oscar alan filmde tüm bu soruların cevabını bulabilirsiniz. Clementine ve Joel'un etkileyici olduğu kadar şaşırtıcı aşkı, klişe aşk hikayelerinden sıkılanlar için ideal bir tercih.
Filmlerdeki idealize edilmiş aşk hikayelerinden sonra salt gerçek, romantize edilmemiş aşk hikayesiyle karşımıza Blue Valentine çıkıyor. Hızlıca aşık olup, hızlıca evlenen bir çiftin yıllar sonraki ilişkilerini mercek altına alırken, izleyiciye aşkın en tatlı yönlerinden çok acı gerçeklerini gösteriyor. Bazen en güzel aşkın en kusursuz aşk değil, en gerçek aşk olduğu mesajını da satır aralarından okunuyor.
Film, eroin bağımlısı bir çiftin aşkının cennet, dünya, cehennem olmak üzere 3 ayrı bölümde işlenişi üzerine kurulu. Filmin teması her ne kadar bağımlılık gibi görünse de aslında Candy filmi aşkın tanımına ve ilişkiye farklı bir perspektif sunuyor. Aslında aşk da bir çeşit uyuşturucu değil mi gibi düşünceler akılları karıştırırken, Candy ve Dan'in aşklarına duyduğumuz hayranlık kafamızdaki olumsuz sesleri susturuyor.
Tarihin en büyük gemisi, en büyük kazası ve en büyük aşkı Titanic'i izlerken hala ilk seferki gibi üzülmemiz Titanic'i tüm zamanların en iyi romantik filmlerinden biri yapıyor. Genç Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet'ın büyüsüne kapılmadan izlemeyi imkansız kılan film, etkileyici final sahnesiyle de son noktayı koyuyor.