Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
“Hayatı edebiyat olmadan nasıl düşleyebiliriz ki?” -Francis Bacon
Francis Bacon’ın sanatının kalbinde yer alan edebiyat bizi Bacon’ın geniş kütüphanesine götürüyor; Aeschylus, Baudelaire, Proust, Nietzsche, Bataille, Leiris, Conrad ve daha sayısız yazar/şair Bacon’ın yaratım sürecine rehberlik etti. Bu isimler yalnızca Bacon’ın işlerine ve motiflerine ilham vermedi, sanatçının spiritüel ailesi olarak tanımladığı yazarlar ve şairler, Bacon ile dünyanın idealizmin uzak özgürleşmiş realist vizyonunu paylaşıyordu. Bacon, insan varoluşunu çözen bu kelimeleri formlar ve renklerin acı gerçekleriyle tuvaline taşımayı başardı.
Fransız filozof Gilles Deleuze, Bacon’ın sanatını “insan ve hayvan arasındaki ayırt edilemez bölge, tuvalin üzerinde bedenin sınırlarını keşfediyor” diye özetledi. Bedeni kavramaya çalışan Bacon, insanın hayvanlaşmasını canlı tuvallerinde yakaladı. Bacon’ın tuvali ameliyat masasıydı ve insan duygularını ameliyat ediyordu, insanı insan yapan, maskelediği kötülüğü, yalnızlığı, travmaları, gün yüzüne çıkarıyordu. Bacon tuvallerinde sıkça rastladığımız kan, aslında bir tiksinti olarak değil insan yaşamın en canlı kanıtı olarak karşımıza çıktı. Estetiksel boyutta yükselişe geçen insan kanını, Bacon hafifletmeden kaba bir güzellik senfonisi sunuyordu.
Bacon’ın sanat dehasını bir başka kanıtıysa akışkan portreleri. Yenilikçi portreleriyle, insanın yalnızca görünüşünü değil, akışkan ve değişken ruh halini de porteleyen Bacon, insan psikolojisini büyük bir başarıyla tablolarına yansıttı. Peki bu gerçeklik nereden geliyordu? Eleştirmen Donald Kuspit, Artforum dergisine Bacon’ın insan doğasının akışkan yapısının manipüle ederek, uysal bedenlerin sosyal maskelerini düşürdüğünü belirttirmişti. Bacon tablolarında karşılaştığımız şey tam olarak bu, insanlık maskesini düşünce ortaya çıkan vahşi ve acı gerçekler. İnsan yüzü arkasında tüm bu karışıklığı açığa çıkaran Bacon, insan olarak insanlığımıza dair hatırlamak istediğimiz ve unutmaya çalıştığımız her şeyi yüzümüze vurdu, tüm kötülükler, korkular ve ölüm.
Bacon’ın sanatı, bize yaşamın özü olan ama günlük hayatın koşuşturmasında bilinçli ya da bilinçsiz kaçtığımız unutmaya, çalıştığımız ölümü haykırıyor. Gerçekliğin üstünden hayatı yaşamayı kolaylaştıran o ince örtüyü kaldıran Bacon, bize ölümün tam hayatın içinde olduğunu metamorfoza uğramış bedenlerle, canlılığın en büyük kanıtı kanla ve gülümseleyen maskeler altındaki dehşet dolu yüz ifadeleriyle gösteriyor. Acı ve ekstazi, korku ve arzu, ölüm ve yaşam gibi zıt enerjilerin patlayıcı birlikteliğini tablolarına taşıyan Bacon, uçlarda yaşanan gerçek bir hayatın portresini çizdi.
Francis Bacon’ın sanatındaki kutsal gaye gerçekleri ortaya çıkarmaktı. Daha önce belirttiğimiz gibi Bacon, gerçeği bulmak için duyguların özüne iniyordu, gerçeklerin üzerindeki hayatı çoğu zaman kolaylaştıran o örtüyü kaldırıyordu. Birinci Dünya Savaşı çocuğu olan Bacon, küçüklüğünde maruz kaldığı şiddet, korku ve travmayı gömmek yerine, bu duygusal yoğunluğu sanatıyla dışa vurmayı tercih etmişti. Britanyalı sanatçı, topluma ve kendimize daha pozitif versiyonlarımızı sunmak için bastırdığımız o zorlu duygu ve deneyimleri ortaya çıkarma tutkusuyla gerçeğin peşinden gitti. Çünkü Bacon için sanat, sonunda bize kendimizle alakalı bir doğru sağlamalı!