Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yalnızca kıyafetlerde değil güzellik dünyasında da sahneye çıkan boho görünümler için uygulamanız gerekenleri, makyaj rehberinde bir araya getirdik.
Sonbaharla birlikte podyumlarda yeniden beliren boho ruhu, yalnızca kıyafetlerde değil makyaj dünyasında da sahneye çıkıyor. 2000’lerin festival estetiğini çağrıştıran bu stil, artık daha olgun, daha şehirli bir yorumla karşınızda. Desenli elbiselerin özgür havası cilde yansıyan dokulara, saç örgülerinin rahatlığı makyajın keskin olmayan sınırlarına taşınıyor. Toprak tonları, kadife görünümlü tenler, dağınık kaşlar ve cool bronzluk, boho’nun nostaljik ama modern dönüşünü tamamlıyor. Boho trendinin makyajdaki yeni dilini keşfetmek isteyenler için sezonun en güncel ipuçlarını bir araya getirdik.
Bu sezon boho makyajın en güçlü mesajı, cildin doğal dokusunu saklamak değil, onu estetiğin bir parçası olarak göstermek. Işığı yansıtan ama ayna gibi parlamayan, matlığın donukluğunu da taşımayan, kadife-saten bitişli bir ten öne çıkıyor. Kullanılan formüller transparan ve orta-az kapatıcılığa sahip. Yüksek pigmentli ürünler ne yazık ki boho makyajın radarında değil. Bu görünüm için favoriler arasında, cilt bitişini taklit eden yapılarıyla serum fondötenler ve skint tint’ler var.
Fotoğraf: @patrickta
Eğer pudradan vazgeçemeyenlerdenseniz, boho makyajda bunu uygulama şekliniz de farklı olacak. Sabitleme pudralarını ince bir tabaka hâlinde, yalnızca parlama görülen ya da çizgilere dolma gerektiren bölgelere uygulamanız gerekiyor. Bir cilt mistiyle pudrayı cilde yedirmek de iyi bir seçenek. Kullanacağınız formülleri ince öğütülmüş ya da ışıltılı ürünlerden seçmek de, tüm yüze uygulama yapmak isteyenler için etkili bir alternatif olabilir.
Yaz bronzluğunun sıcak, turuncu alt tonlu ışıltısı sonbaharla birlikte yavaşça kaybolurken, yerini daha soğuk ve solgun alt tonlara sahip “çöl bronzluğu” alıyor. Bu görünüm, deniz sonrası parlayan altın sıcaklığından uzak; daha sakin, şehirle uyumlu ve sofistike bir etki yaratıyor. Çöl rüzgarının tozlu bejleri ve hafif küllü kahve tonları, yüzün doğal hatlarını yumuşatarak sezonun cool havasını yakalıyor.
Bu yeni bronzlukta amaç, yazın parlak güneş yanığını taklit etmek değil; sanki açık havada sonbahar rüzgarıyla hafifçe solmuş, doğala yakın bir sıcaklık elde etmek. Krem bronzer'lar bu görünümü yaratmak için en uygun dokuyu sunuyor; pudralı ürünlerin keskin hatları yerine cilde kolayca yedirilen, parmak ya da nemli süngerle uygulandığında adeta ikinci bir ten gibi duran bir sonuç veriyor.
Fotoğraf: @wendyrowe
Uygulama tekniğinde de değişim var: Ürün, elmacık kemiklerine klasik keskin çizgiler hâlinde değil, hafifçe yukarı doğru şakaklara uzanarak dağıtılıyor. Burun kenarları, şakak çizgisi ve hatta çene hattına ince bir dokunuş eklemek, yüzün tamamına dengeli bir sıcaklık yayıyor. Böylece bronzer, belirgin şekilde gölgelendirmek yerine hafif bir renk filtresi gibi çalışıyor.
Allık olaraksa, soğuk bronzer’larla uyumlu bej allıklar ve nude-şeftali tonları öne çıkıyor. Biraz daha romantik bir dokunuş içinse gül kurusu-bej renk paleti önem kazanıyor. Barbie pembeleri, turuncular ve kırmızılar ne yazık ki boho makyajın kapsama alanı dışında kalıyor.
Boho makyajın özünde her zaman doğal geçişler ve keskinlikten uzak bir yumuşaklık var. Bu sezon da kontürlerin sert çizgileri yerini, yüz hatlarını doğal bir sıcaklıkla belirginleştiren yumuşak gölgelendirmeye bırakıyor. Kontür yerine underpainting tekniği öne çıkıyor: Gölge tonları, fondötenin altına ince bir tabaka hâlinde uygulanarak yüzün, içten yontulmuş gibi görünmesi sağlanıyor. Bu yöntem, boyutlandırmayı görünür çizgiler olmadan yaparak, makyaja daha “gerçek” bir derinlik katıyor.
Gabriela Hearst, 2025 Sonbahar/Kış, Fotoğraf: GORUNWAY
Allık kullanımı da artık klasikleşmiş elmacık kemiklerinin üzerine sıkışmıyor. Boy blush tekniğiyle allık, şakaklara doğru uzatılarak ya da burun kemiğinin üstünden hafifçe geçirilerek daha bütünsel bir sonuç ediliyor.
Aydınlatıcı ise yüzün yüksek noktalarına keskin çizgilerle değil, parmak uçları ya da ıslak süngerle hafifçe yedirilerek uygulanıyor. Hiçbir ürünün sınırı belli olmuyor; fırça izleri kayboluyor. Bu yaklaşım boho makyajın zahmetsiz ruhunu vurgularken, sonbaharın doğal ışığında cildin daha canlı görünmesini sağlıyor.
Toprak tonları boho estetiğinin değişmeyen temeli; bu sezon da görünümün ana omurgasını yine bu sıcak ve nötr tonlar oluşturuyor. Karamel, kum ve yumuşak kahve gibi tonlar, sonbaharın doğayla buluşan atmosferini cilde taşıyor.
Ana görünüm her zaman nötr ve sakin bir zemin üzerine kurulu. Bakışlar bu makyajda derinlikli ama asla gece makyajı kadar yoğun ya da koyu değil. Göz kapaklarında kullanılan kahve ve bej tonları, hafifçe gölgelendirilerek gözlerin doğal hatlarını belirginleştiriliyor. Buğulu bir etki yaratılıyor ama görünüm koyu tonlarla dramatikleşmiyor ve klasik dumanlı makyaj adımlarıyla ultra özenli bir sonuç elde edilmiyor. Genel bir çabasızlık hakim. Eyeliner ise yine kahve tonlu kalemlerle, tightliner olarak uygulanıyor. Kuyruklu eyeliner, bu makyajın adımlarında yer almıyor. Maskarada da kontrast yaratmayan kahverengiler kullanılıyor.
Altuzarra, 2025 Sonbahar/Kış, Fotoğraf: GORUNWAY
Peki sadece toprak tonlarında mı kalabilirsiniz? Tabii ki hayır. Mürdüm tonları ve zeytin yeşili gibi boho stilin renk paletinde yer alan dokunuşlarla bakışlara daha kişisel bir yorum katılabilir.
Dudaklarda da göz makyajıyla benzer bir rahatlık söz konusu. Keskin bir dudak çerçevesi çizilmiyor; rujlar parmakla ya da fırçayla hafifçe dağıtılarak doğal bir geçiş sağlanıyor. Nude tonlar ve kahve alt tonlu nude'lar olmazsa olmazlardan. Tarçın, pas ve kiremit tonlarıysa, daha vurucu bir sonuç için cildin sıcaklığıyla bütünleşerek boho ruhunu şehir stiline adapte ediyor.
Boho makyajın en güçlü imzalarından biri kaşların doğallığını koruması. Sonbaharın şehirli boho’sunda kaşlar, artık keskin kavislerle çizilmiş ya da kalın hatlarla doldurulmuş görünmüyor. Bunun yerine, sanki hiç uğraş verilmemiş gibi duran ama aslında özenle şekillendirilmiş hafif dağınık kaşlar öne çıkıyor. Bu görünüm, makyaja spontane bir hava katarken aynı zamanda yüzün ifadesini yumuşatıyor.
Öncelik, kaşların var olan formuna sadık kalmakta. İnce bölgelerde, sert bir kalemle doldurmak yerine tüy benzeri küçük darbelerle doğal kıl etkisi yaratılıyor. Kaş renginden çok daha koyu tonlar tercih edilmiyor; hafifçe renklendiren, hatta renksiz jel veya balm formundaki ürünler kaşları sabitlerken parlak olmayan doğal bir tutuş sağlıyor.
Fotoğraf: @wendyrowe
Sabun kaş görünümünden uzak, dağınık bir bitiş söz konusu. Kaşların yukarı doğru taranması, bakışlara daha açık ve genç bir ifade kazandırıyor ancak bu tarama sabitleme ile donuklaştırılmıyor. Kıl uçlarının hafifçe dağınık kalmasına izin veriliyor; böylece görünüm yapay olmadan “rüzgarda savrulmuş” bir doğallık kazanıyor.