Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dünyada 46’dan fazla ülkede aktif olan Powered by People, güçlü işbirlikleriyle artık Türkiye’de. Perakende, tasarım ve teknoloji alanında yerel ve küçük işletmecileri destekleyen platformun Türkiye distribütörü Tulya Madra ile birlikteyiz.
Dünyada 46’dan fazla ülkede aktif olan Powered by People, güçlü işbirlikleriyle artık Türkiye’de. Perakende, tasarım ve teknoloji alanında yerel ve küçük işletmecileri destekleyen platformun Türkiye distribütörü Tulya Madra ile birlikteyiz.
Yavaşlamayı önceliklendiren, hikayenin ve el emeğinin peşinden giden uluslararası bir platform olarak kurulan Powered by People, dünyanın farklı ülke ve şehirlerindeki tasarım markalarının buluştuğu bağımsız bir dünya yaratma fikriyle yola çıkmış. Ölçek gözetmeksizin, markaların uluslararası görünürlükle eşitlenmesine katkıda bulunan; sürdürülebilirliği, çevre dostu kaygıları taşıyan üretimleri öne çıkaran yeni bir alanda konumlanan Powered by People’ın Türkiye küratörlüğünü üstlenen, Santimetre’nin kurucusu, tasarımcı Tulya Madra ile platformun içeriği üzerine konuştuk.
Powered by People bağımsız ve çoğunluğu kadın girişimcilere ait markaların yer aldığı, uluslararası bir platform olarak karşımıza çıkıyor. Sizden bu oluşumu dinleyebilir miyiz?
Etkileşim sınırlarının coğrafi sınırları hiç tanımadığı bir dönemde yaşıyoruz artık. Dijital bir çağda hangi ülkede yaşadığınızdan çok dijital olarak nereye ve nasıl ulaşım sağlayabildiğiniz önemli. Görünürlük şansıyla ilgili eşitlik yaratan bir ortam çevrimiçi dünya. Powered by People’ı ayakları fiziksel olarak dünyaya basan büyük bir dijital ağ olarak nitelendirebiliriz. Ortak duyguları, seçkileri, kaygıları ve ilkeleri olan üreticiler ile tüketicileri birleştiren, iki tarafın da üzerinden yük alan, birleştirici, çözümler üreten bir platform Powered by People.
Dünyada güncel gereksinimleri karşılamak üzere tasarım, teknoloji ve geleneksel üretim süreçlerini yaratıcılıkla harmanlayarak, küçük ölçekli üretim yapmalarına rağmen üretimde kalite ve biricikliğe inanan çok değerli markalar var. Bu markaların dünya çapında ulaşılabilir olmasına sağlanan imkanı ve bunun yanı sıra bu üreticilerin ürünlerinin tüketicilerine fiziksel olarak ulaştırılmasına verilen desteği gerçekten çok değerli buluyorum. Powered by People, Haziran 2021’de resmi olarak kuruldu ve o günden bu yana hızla global bir şirket haline geldi. Şirketlerin müşterileri için zamana direnen, sürdürülebilir, etik olarak üretilmiş ürünler bulabilecekleri bir pazar yeri olan Powered by People’ın ABD, Kanada, Kenya, Hindistan, Meksika, Türkiye ve Birleşik Krallık’ta stratejik olarak konumlanmış ekip üyeleri bulunuyor. Toplam 46 ülkeye yayılmış 200’den fazla üretici ortaktan oluşan bir topluluğa sahip. El yapımı tasarım sektöründe fabrikalarda değil ama dünyanın uzak, küçük kasaba ve köylerinde üretim yapan bağımsız markalar bu platformda buluşuyor. Seri üretimin hızlı dünyası içinde fark edemediğimiz ve hikayesi olan, zanaatkarların ellerinden çıkan ve çevre dostu kaygılarla üretilen işleri Powered by People’da görebiliyoruz.
Tasarımı odağına alan bu oluşum aynı zamanda sürdürülebilirliği de önceliklendiriyor. İçeriğin şekillenmesindeki etkisi nedir?
Platformun en etkileyici, ayrıştırıcı yönlerinden biri de bu aslında. Powered by People, sosyal ve çevresel olarak sorumlu üreticilerle çalışıyor. Bu, marka felsefesinin içinde önemli bir başlık. PBP bağımsız üreticilere ve markalara piyasa, finansman ve dijital araçlar gibi olanaklar sağlarken, bu ekonominin sürdürülebilir olmasını önemsiyor. Tasarımcılarının küresel ekonomiye erişimlerini sağlayarak sürdürülebilir ekonomik fırsatlar sunuyor. Tasarım dünyasındaki bu çaba çok değerli ve üreticiye yaratıcılık ve işçilik kalitesine ağırlık verebilmesi için zaman kazandırıyor. Üreticiler de çalışanlarının, ailelerinin ve topluluklarının yaşamlarını güçlendiriyor ve bu etkileşimler potansiyel olarak dünya çapında milyonlarca kişinin hayatına olumlu katkı sağlıyor. Gezegenimiz ve gelecek kuşakların sorumluluğunu taşıyarak üretilmiş ürünlerin seçilebileceği bir platform olarak hem son tüketiciyi hem de sektörü ciddi anlamda şekillendirecek, teşvik edecek ve ilham verecek bir girişim.
Sadece ürün yönünden değil, bağımsız girişimcilerin tasarımlarını sunabileceği güvenilir bir alan yaratmak ve kadın girişimcileri desteklemek de sürdürülebilirliği başka bir yönden desteklemek anlamına geliyor. Bu açıdan yaklaştığımızda, sizin fikirleriniz neler öğrenmek isterim.
Kesinlikle bağımsız ve özellikle kadın üreticilere pozitif ayrımcılık yapılan bir platformun sürdürülebilir ekonominin gelişmesi anlamındaki önemi yadsınamaz. Sadece yaratıcı insanların dünyanın bir diğer ucunda o tasarımla buluşmak isteyen kullanıcıya ulaşmaları, satış yapabilmeleri değil, Powered by People’ın bu üreticilere satışın yanı sıra “etki” yaratabilmesini önemsemeleri de önemli. El yapımı tasarım ürünler sektöründe dünyada yaklaşık 300 milyon insan üretim yapıyor ve bunların yüzde 74’ü kadın. Dolayısıyla kadınların bireysel olarak marka yaratma ve ekonominin bir parçası olmaları açısından Powered by People’ın çalışmaları çok değerli bir destek.
Ayrıca şu anda uluslararası bir sertifikasyon ve kapasite geliştirme programı üzerinde çalışılıyor. Bu program, seri imalat dışı ve el üretimi yapan firmaların üretim
süreçlerinin değer odaklı olduğunu onaylamak üzerine kurgulanmış bir sistem. Bu sistemin temel amacı, global pazarda satış yapmak isteyen yerel üreticilerin güvenilirliğini standart bir sertifikayla kredilendirebilir olması. Bu gibi çalışmalarla hem sosyal hem de ekonomik etki ve desteğin zamanla daha da büyüyeceğini düşünüyorum.
Powered by People Türk tasarımcılarla ne zaman buluştu? Siz nasıl bir araya geldiniz?
Türk tasarımcıların platformda yer alma kararı henüz çok yeni. Birkaç aydır üzerinde çalıştığımız ve mayıs ayında başlattığımız bir proje. Türkiye’den çok güzel bir marka seçkisi oluşuyor. Şu anda sistemde aktif satış yapan 40 marka var. Özlem Tuna, Atölye Patika, Uniqka, Joon, Sakré Design, Kitbox gibi markalar bunların arasında yer alıyor.
Platform ilk kurulduğu andan itibaren Türkiye önemli bir üretim pazarı olarak hedefti. PBP ön araştırma sürecinde Türkiye ile ilgili de bir çalışma yaptı. Santimetre’nin yerelden başlayıp uluslararası platformdaki marka serüveni dikkatlerini çekmiş olacak ki, 2021’in yazında kurucu ortaklardan biri benimle temas kurdu, projeyi anlattı ve benden de görüşlerimi ve deneyimlerimi paylaşmamı istedi. Ben de hem kendi maceramı anlattım hem de Türkiye’de farklı sektörlerdeki benzer tavırlı üreticilerden ve onların ihtiyaçlarından bahsettim. PBP prensip olarak eğer mümkünse projelerde kendi komünitesinden hizmet almayı tercih ediyor. İlerleyen zamanlarda, benim de arkadaşım olan Powered by People Avrupa ve Türkiye iş geliştirme direktörü Karaca Erdem’le çalışmaya başladıklarını öğrendim ve Karaca bana Powered by People’ın Türkiye tanıtım kampanyasında birlikte çalışmayı teklif etti. Ben de Powered by People’a inandığım için severek kabul ettim.
Sizin için bu oluşumu değerli yapan, farklı kılan nedir?
Türkiye’deki bağımsız markaların daha geniş kitleler tarafından bilinirlik kazanmasının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Şu anda Türkiye’den yaklaşık 60 firma var. 40 tanesi aktif, 20 tanesi de ürün yükleme aşamasında. Bir ay içerisinde 100 - 150 adet üreticiye ulaşmayı hedefliyoruz. Türkiye’den platforma dâhil olacak üreticilerin oranı yüzde 35. Bu çok ciddi bir rakam. Platformda Türkiye’ye, Meksika’ya ve Afrika’ya çok büyük önem veriliyor. Bunun sebebi Türkiye’de ve saydığım diğer ülkelerde zanaat, üretim teknikleri ve el işçiliği kalitesinin çok iyi biçimde korunmuş olması ve devam etmesi.
Türkiye küratörlüğünü siz yapıyorsunuz. Markaların ve yer alan tasarımların seçimlerini gerçekleştirirken önceliğiniz ne oldu? Buluştukları ortak bir zemin var mı?
Tabii hepsinin buluştukları ortak zemin, Powered by People’ın felsefesiyle örtüşüyor. Bu felsefenin ana hatları arasında; yaratıcı, insanlar ve gezegen için sorumluluk taşıyan, yenilikçi, şeffaf ve bilinçli markalar bulunuyor. Biz de bu çizgideki markalarla ilerliyoruz. Özgünlük, yani ürünlerin kendilerine ait bir dilleri, hikayeleri olması ise hepsinin ortak noktası. Türkiye’deki bir yerel kadın üreticinin bugün Amerika pazarında olması, onun bireysel yaratıcılığını olduğu kadar Türk işçiliğini de bu pazara taşıyor. Bu anlamda seçimlerimizle global ölçekte bu temsili en iyi şekilde yaptığımıza inanıyoruz.