Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Anora filmi Oscar gecesinin en büyük ödülünü kazanan en düşük gişe hasılatına sahip film oldu. Peki onu diğer filmlerden ayrı kılan özellikleri neler?
Anora, 2025 Akademi Ödülleri’nde en büyük ödülleri eve götürdü. Yönetmenliğini Sean Baker'ın yaptığı 2024 yapımı film, 97. Oscar Ödülleri'nde En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Yönetmen, En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Film Kurgusu dahil beş dalda ödül kazanarak büyük bir başarı elde etti. Filmin aday olup ödül kazanamadığı tek kategori En İyi Yardımcı Erkek oyuncu oldu.
Anora, ödül sezonundaki gücünü ilk kez geçtiğimiz mayıs ayında Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanarak göstermişti.
Pandemi yılları olan 2020 ve 2021 hariç tutulduğunda, Anora filmi Oscar gecesinin en büyük ödülünü kazanan en düşük gişe hasılatına sahip film oldu. Ekim ayında vizyona girdiğinden bu yana sadece 15,6 milyon dolar gişe geliri elde eden Anora, geçtiğimiz yılın en iyi film ödülünü kazanan Oppenheimer’ın 300 milyon dolar sınırını aşan başarısının çok gerisinde kaldı.
En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alan Mikey Madison filmde, New Yorklu zeki, güzel ve sert bir striptizciyi canlandırıyor. Egzotik dansçı karakteri Ani ile genç bir Rus oligark çocuğu arasındaki beklenmedik aşk ve bu ilişkinin getirdiği karmaşık durumlar sürükleyici bir şekilde anlatılıyor. Madison, Anora’nın karmaşık cesaretini başarıyla yansıtıyor: tam anlamıyla romantik değil, ancak evlilik sözleşmesine, yasal olarak evli bir kadın olarak statüsüne ve mutluluk ihtimaline inanıyor. Onun için bu ihtimal, herkes kadar mümkün. Filmin final sahnesi dikkat çekici. Hayatını kazanma biçiminin onurunu ve dürüstlüğünü geri alıyor, hayatındaki tüm erkeklerin zorbalığına ve ikiyüzlülüğüne karşı koyuyor.
Ani’nin toplumsal yapıya karşı verdiği mücadele, filmde önemli bir yer tutuyor ve toplumsal eşitsizliklerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Film, kapitalizmin acımasız gerçekleriyle yüzleşen karakterler aracılığıyla toplumsal eleştirilerde bulunuyor.
Fotoğraf: Sean Baker / Getty Images
Film, peri masallarındaki zenginliğe ve statüye ulaşma mücadelesini andırsa da Sean Baker bu dönüşümü gerçekçi bir zemine oturtarak izleyiciye dokunaklı bir hikâye sunuyordu.
Filmin tonu, screwball komedisi gibi başlayıp, daha sonra karanlık bir drama dönüşerek izleyiciye farklı bir deneyim sunmaktadır.
Anora’nın 2025 Oscarlarındaki zaferi, Akademi’nin değiştiğini ve En İyi Film Ödülü kazananlar hakkındaki bakış açımızı güncellememiz gerektiğini gösteriyor. Anora, en fazla altı adaylığı ile The Brutalist ve Emilia Pérez gibi çift haneli adaylıklar alan filmlerin gerisinde kalmıştı. Ayrıca, Altın Küre Ödülleri’nde hiçbir ödül alamamıştı, bu da onun ödül sezonundaki ivmesini kaybettiği algısını yaratıyordu. Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye’yi kazanmasının üzerinden sekiz ay geçmişti ve Sean Baker ile ekibinin gücünü yitirdiği düşünülüyordu.
Akademi tarafından pek dikkate alınmasa da Sean Baker, Cannes Film Festivali’nde kendini kanıtlamış bir isimdi. Anora’nın Cannes seçkisine girmesi, onun bir ödül sezonu favorisi olacağını düşündürmüyordu. Ancak filmin prömiyerinde büyük bir beğeni kazanması, Mikey Madison’ın çıkış performansının övülmesi ve ardından Greta Gerwig başkanlığındaki jüri tarafından Altın Palmiye ile ödüllendirilmesi, Anora’yı bir anda Oscar yarışının en güçlü isimlerinden biri haline getirdi.
Akademi’nin giderek daha fazla uluslararası hale gelmesiyle, Cannes’da başarı kazanan filmler, Oscar yarışında da avantaj elde etmeye başladı.
Anora’nın bir diğer avantajı da yönetmen Sean Baker’ın artık tanınan bir yönetmen olmasıydı. Baker, sektörde düşündüğünüzden daha uzun süredir yer alıyor. İlk uzun metraj filmi Four Letter Words, 2000 yılında vizyona girdi. Ancak kariyerinin ilk 15 yılı büyük ölçüde bağımsız sinema çevrelerinde geçti. Indie dünyasında hep saygı gören bir isimdi, ancak Oscar seçmenleri onun tarzına alışmamıştı. Baker, Anora ile ana akımda kabul gördü. Baker’ın hızlı çekim tekniği, yargılayıcı olmayan bakış açısı ve geleneksel sanat filmi havasından uzak tarzı, artık seçmenler tarafından anlaşılıyordu. Filmin sanat yönetimi, mizansende mekân, müzik, renk ve kostüm kullanımıyla dikkat çekmekte ve Baker'ın önceki filmlerinden farklı bir estetik sunuyordu.
Teknik olarak en iyi film yerine, en geniş kitle tarafından sevilen filmin kazanma olasılığı daha yüksek. Anora, ödül sezonu boyunca en sevilen film statüsünü korudu. Sonbaharda liderliği aldı, ancak çoğu erken favori gibi Altın Küre’de ödül alamayarak geriye düştü. Bu gerileme, ona "underdog" (gizli favori) havası kazandırdı ve Emilia Pérez ve The Brutalist gibi filmler tartışmalarla uğraşırken, Anora yoluna sakin bir şekilde devam etti.
Film, Neon tarafından titizlikle yönetilen bir ödül kampanyası ile desteklendi. Mikey Madison’ın "yeni keşfedilen genç oyuncu" imajı Jennifer Lawrence’ın geçmişteki yükselişini hatırlattı. Sean Baker, Hollywood’daki sistem karşıtı yönetmenler gibi değil, sinemanın geleceğine dair umut vadeden bir figür olarak sunuldu.
Sonuçta Anora’nın kazanmasının asıl nedeni, Oscar’ların artık eskisi gibi olmamasıydı. Son yıllarda Oscar seçmenlerinin daha uluslararası hale gelmesi, Cannes gibi Avrupa festivallerinde başarılı olan filmler için avantaj yarattı. EverythingEverywhere All at Once, Parasite gibi filmlerle başlayan trend, Anora’nın kazanmasıyla devam etti.