Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kendall Jenner’a göre ruh sağlığı pek çok anlama geliyor: Dinlenmek, düşünmek, at binmek, okumak ve açık olmak. Rob Haskell ile modellik kariyerinde geçirdiği 10 yılı konuşan Jenner’ı Mert Alaş ve Marcus Piggott fotoğrafladı.
Kendall Jenner’ın Barbados’a yaptığı yeni yıl gezisinin ardından paylaştığı fotoğraflarda ilk bakışta alışılmadık bir şey yoktu: ip bikiniler ve tüllü elbiseler, günbatımına karşı palmiye ağaçlarının silueti, çınlayan şarap kadehleri, patlayan havai fişekler... Fakat bu karelerde uyumsuz bir nota arayacak olsak, bu, Jenner’ın şezlongunun yeşil kanvas kumaşı üzerinde Joan Didion’ın keder ve kayıpla ilgili iç burkan 2005 tarihli anı kitabı The Year of Magical Thinking’in kopyası olurdu.
“Biri ‘Vay be, plajda okunacak kitap mı bu?’ dedi” diye hatırlıyor. “Kumların üzerinde birkaç sayfa okuyorum, sonra arkadaşlarım gelip ‘Bir shot iç’ diyorlardı.”
Bir vedadan kaçınmak için hayal gücünün oynayabileceği tuhaf oyunlar üzerine bir meditasyon niteliğindeki bu kitap, partiyle dolu bir hafta sonu kaçamağının ruhuna kesinlikle aykırı olsa gerek. Ancak bu tür zihinsel geçişler artık bir Kendall Jenner klasiği. Ağır yükler taşma noktasına varacak kadar kabarıyor; işte bu noktada arkadaşlar, kız kardeşler, atlar ve diğer merhemler imdadına yetişiyor. “Sürekli ölümü düşünmemek için yaratılmış olmamız biraz ilginç” diyor Jenner. “Ama yine de sonsuzluk kavramını aslında bilmiyoruz. Hiç bitmeyen bir evreni hayal edemiyoruz. Fakat hiçbir şey beni, bir şeyin sonundan daha fazla korkutamaz. Vedalaşma konusunda çok kötüyüm.” Kendini yakalayıp gülmeye başlıyor. Karanlık karşısında mizahtan daha iyi bir savunma olabilir mi? “Bunlar aklıma üşüşen düşünceler. Kendimi fazla kaptırmamalıyım, yoksa kendimi kaybederim.”
İlkbaharın ilk günlerinden birinde Jenner’ın Beverly Hills’in tepesindeki evinin arka verandasında yaptığımız sohbetin havası buydu. Hayatının ikiz dayanak noktalarının (memleketi Calabasas ve Los Angeles Uluslararası Havaalanı) ortasında yer alan, özel bir yerleşim bölgesi burası. Gökyüzü, Los Angeles’ta ancak yağmur atmosferi tüm insan yapımı saldırılardan arındırdıktan sonra ortaya çıkan bir mavi tonunda. Bir ay önce, çamur kayması yüzme havuzuna inmiş; neyse ki felaket, çoğunlukla havuz tarafından kontrol altına alınmış. Yüzeydeki dalgalanmalarda görülen ve meyve ağaçları ile palmiyeler arasında duyulan esinti sayesinde bu, şimdiden uzak bir anıya dönüşmüş.
Fotoğraf: Mert Alaş & Marcus Piggott
Sudaki çamur, küçüklüğünden beri Jenner’ın sahip olduğu huya uygun bir metafor. “Ben olumsuz düşünen biriyim” diyor. “Benim sorunum bu. Hiç gerçekleşmeyecek bir şey için hep endişeleniyorum.” Güneş ışığı geniş şeritler halinde üstümüzdeki koyu renkli ahşap çardaktan süzülse de havada bir serinlik var. Jenner dizlerini yukarı çekmiş, bacaklarını tamamen The Row’dan aldığı büyük gri yün kazağın içine sokmuş, oturuyor (“Başka bir şey giyemiyorum” diyerek abartsa da ancak sokak stili gözlemcileri, Jenner’ın son aylarda “Sessiz Lüks’e” doğru kararlı bir geçiş yaptığını doğrulayacaktır). Onu zor bir dönemin ortasında yakaladığımı açıkça söylemekte bir kusur görmüyor. “Bu konuda neden dürüst olmayayım anlamıyorum. Kariyerimde tam anlamıyla istikrarlı ve umutlu hissediyorum. Ama zor bir iki ay geçirdim. Kendimde değildim ve arkadaşlarım da bunu görüyor. Her zamankinden daha kederliyim. Normalden çok daha endişeliyim. O yüzden burada oturup her şey mükemmelmiş gibi davranmayacağım. Hayat böyle bir şey; her zaman bu duygulara batıp çıkacağım. Geçmiş röportajlarda, biri bana ruhsal durumumu sorduğunda hep ‘Şu anda harikayım ama şunlarla başa çıktım’ derdim. Şu anda bunun içindeyim.”
Jenner, 11 yaşında yer aldığı Keeping Up With the Kardashians (şimdilerde kısaca The Kardashians olarak anılıyor) prömiyerinden bu yana hep kamera önündeydi; Kardashian'ların büyük imaj kuluçka makinesinde yetiştirildiğinden, duygularından bahsederken onları şekillendirmiş olabilecek gerçekleri damıtma sanatında da usta denebilir. Erkek arkadaşlar? Ayrılıklar? O konulara girilmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. “Kişisel hayat yolculuğum diyelim” diyor. “Doğam gereği stresli ve kontrol manyağıyım. Bunun için anneme teşekkür etmeliyim. Bu benim için aynı zamanda bir tür geçiş dönemi. Şu anda 28 yaşındayım ve sanırım Satürn’ün dönüş dönemindeyim.” (Astroloji bilmeyenler için, her 29,5 yılda bir güneşin etrafında dönen Satürn, bilgelik ve kişisel sorumluluk gezegenidir. Bu nedenle Satürn dönüşü ebeveynler, öğretmenler ve patronlar gibi dış etkilerden kurtulmayı ve kişinin kendi hayatının yöneticisi olmasını kapsar.) “Duygusal anlamda çok yorgunum ama bence bu iyi bir şey. Sanki 30’lu yaşlarım için bir şeyleri temizliyor gibiyim. Benim teorim bu.”
Geçiş dönemini vedalaşmaya benzetecek olursak Jenner’ın kendini ruhsal olarak sarsılmış bulmasına şaşmamalı. Bu yıl onun model olarak geçirdiği 10’uncu yıl; kutlama ve belki de yeniden ayar yapma zamanı. Forever 21 kampanyası, American Cheerleader ve Teen Prom dergilerinin kapakları gibi çeşitli gençlik dönemleri olsa da Jenner, Marc Jacobs’ın 2014 Sonbahar defilesine çıkmayı kariyerinin gerçek başlangıcı olarak görüyor. Kaşsız, peruksuz, göğüs uçlarını saklamayan, kahverengi V yakalı şeffaf bir tişörtün içinde, halihazırda ivme kazanmış olan şöhretinin izin verdiğince anonimdi. “O sezona şöyle düşünerek girdim: Bunun nasıl gideceğini bilmiyorum ama deneyeceğim dedim. Sonra Marc Jacobs’la anlaştım ve düşündüm ki, elimdeki tek şey bu bile olsa, eve mutlu giderim.” Sonra Givenchy’den Riccardo Tisci aradı. Kısa bir süre sonra da Chanel. “Bu bir nevi ‘Ne oluyor ya? Bu çılgınca. Bu gerçekten oluyor.’ O zamanki heyecanımı ve şaşkınlığımı hatırlıyorum. Sonrası çok hızlı gelişti.”
Değişken bir sektörde, alışılmadık derecede dayanıklı olduğunu kanıtladı Jenner. Altı yıldır üst üste dünyanın en çok kazanan modeli için ailesinin şöhreti sektöre girmesine yardımcı olmuş ya da en azından hakkında merak uyandırmış olsa da bu, tek başına bir avantaj değildi. O zamanlar Kardashian ismi ya lüks bir banliyö havasını ya da gösterişli bir Hollywood tarzını çağrıştırıyordu ki bunların hiçbiri moda atölyesinin sıcak kucaklamasına sahip değildi. Marc Jacobs, uzun süredir birlikte çalıştığı stilisti Katie Grand’in Jenner’la tanışmasını önerdiğinde bu ilk şüpheciliğin üstesinden gelmek zorunda kaldığını hatırlıyor.
“Katie beni Kardashian şöhretinden heyecan duymadığımı bilecek kadar iyi tanıyordu” diye açıklıyor Jacobs. “Dürüst olmak gerekirse, heyecanlanmadım. Kim olduklarının farkındaydım. Yargılamıyordum. Ama benim yapmam gereken bir iş var; bu da bir defile düzenlemek ve kıyafetleri gösterilmesi gerektiğini düşündüğüm şekilde sergileyebilecek modeller bulmak anlamına geliyor. Bu defile katılımcıların tek tip olmasıyla ilgiliydi. Bazı defileler daha çok bireysellik ve farklı modellerin özellikleri ile kişiliklerini abartmakla ilgili olabiliyor. Ama bunda neredeyse kimyasal bir çekim vardı. Tek kişiden bir orduydu. Kendall, Kendall Jenner olamazdı. Bu anonimlikle ilgiliydi ki biraz ironik bir durum ve bu ironi bana hitap ediyor.”
Jenner’a da hitap etmiş olsa gerek, zira insanlara yanıldıklarını göstermek için hevesliydi. “Sektöre girdiğimde bana inanmadıklarını düşünüyorum. Bu da internetteki nefret dünyasında sürekli bir anlatı oldu ve zaman zaman gerçekten zordu” diyor. “Ama her zaman söylerim, hoş bir sürpriz olmayı seviyorum. Bir bakıma bu motivasyonu seviyorum. Öyle mi düşündün? Düşündün demek! Moda daima değişiyor. Her zaman yeni titreşimler ve enerjiler var. Ben bu işe girdiğimde, ‘ünlü’ kızları pek göremezdiniz. Cara Delevingne muhtemelen modellik dışında da tanınan en büyük kişiydi. O bana bu kapıyı açtı ve oradan da yepyeni bir şeye dönüştü. Şimdi başka bir hava geliyor. Defilelerde çok sayıda sosyal medya yaratıcısı görüyorsunuz. Bu harika bir şey. Daima değişip dönüşüyor ve siz de bunu gün be gün kabul ediyorsunuz. Havayı seziyorum. Bana uyuyor mu? Hâlâ uyuyorsa harika. Köşeyi döndüğünüzde karşınıza ne çıkacağını bilemezsiniz.”
Fotoğraf: Mert Alaş & Marcus Piggott
Jacobs’a göre, son zamanlarda 90’ların süpermodellerinin podyumlarda yeniden boy göstermesinde olduğu gibi, bazı tasarımcılar modellerinin şöhretinden yararlanmak isterken, kıyafetlerin bu devasa auraların altında kaybolma riski söz konusu ( Jacobs’ın 2024 Sonbahar defilesinde modeller, sanki onları yeniden küçültmek istercesine, sanatçı Robert Therrien’in dev masa ve sandalyeleri arasında yürüyordu). “Kendall, Kaia, Gigi ya da Bella’yı bir defileye koyduğunuzda ertesi gün internette okuyacağınız şeylerin çoğunun bu dört kişinin defilede yer almasıyla ilgili olmasını bekliyorsunuz” diyor. “Koleksiyon hakkında pek az şey duyarsınız. Bence bu problemli bir durum. Ama harika bir model olarak kişilik fikri tam da bulunduğumuz noktada mevcut. Lauren Hutton gibi 1970’lerde model olarak başlayıp çok iyi tanınan bir modelin hikayesi ne olabilirdi ki? Artık her şey farklı. Bence Kendall çok güzel biri. Kıyafetleri kendine güvenerek giyiyor. Aynı zamanda çok hoş ve çekici bir insan. Fotojenik. Tüm bunlara sahip ama aynı zamanda onu bu ana ait kılan bir şey var: hakiki ünlülükten gelen bir şey. Bununla başa çıkmanın iki yolu var. Ya ‘Bununla hiçbir şey yapmak istemiyorum’ dersiniz ya da ‘Bu gerçek ve ben bunu sahiplenebilirim’ dersiniz. Bence Kendall’da da durum bu.”
Jenner ve kız kardeşi Kylie, sekiz büyük üvey kardeşin de dahil olduğu geniş bir karma ailede büyüdüler. Kardeşlerin en utangacı olan Kendall, annesi Kris’in 2007’de Ryan Seacrest’e fikir olarak sunduğu reality show’daki yaşama mizaç anlamında belki de en az uygun kişiydi. Yalnız kalmayı, at binmeyi seviyordu ve yaşıtlarıyla yakınlık kurmakta zorlanıyordu. İki yaş küçük Kylie’nin akranlarıyla bu kadar rahat olmasını izlemek zaman zaman acı vericiydi. Jenner yedi yaşından beri anksiyete yaşadığına inanıyor fakat o zamanlar bu duygunun bir adı yokmuş. Sık sık annesine nefes almakta zorlandığından şikayet etse de Kris onu rahatlatmakta zorlanıyormuş. Bir doktordan diğerine gitmiş ve hep iyi olduğunu söylemişler. “Duygusal bir çocuktum; hep hislerimin ve kafamın içindeydim” diye hatırlıyor. “Kendim için korkuyordum.” Çok sonraları, bir dizi fiziksel semptomun eşlik ettiği bu nereden geldiği belli olmayan korku patlamalarının panik atak olduğunu öğrenmiş.
Moda, umduğu gibi, onu utangaçlığından kurtarmış. “Modellik kariyerimin başlangıcında o garip çocuk oluşumu ve kendi kendime bu işin içinden çıkacağımı düşündüğümü hatırlıyorum” diyor. “Bu çok sosyal bir iş; gün boyu fotoğrafçılarla, stilistlerle ve kreatif direktörlerle çalışmak zorundasınız. Benim için her şey böyle başladı. Şimdi dostluklarım hakkında konuşurken gerçekten duygusallaşıyorum. Hâlâ kendimi büyük bir sosyal etkinlikte sohbetin kenarında buluyorum ama şimdi inanılmaz bir arkadaş grubum var. Çocukken buna sahip değildim. Hayatımdaki insanlar benim için çok önemli. İnsanları tanımayı seviyorum, geçmişimden insanlara tutunmayı seviyorum. Eskiden olduğum süper çekingen çocuğun tam tersiyim.”
Ancak modellik kariyerine başladıktan bir-iki yıl sonra panik atakları geri dönmüş. Kontrolü elden bırakmaktan nefret edenlerin baş belası olan uçak yolculuğu bu atakları davet etmiş. “Uçaklarda sinir krizi geçirdiğimi hatırlıyorum” diyor. “Birdenbire geliyordu. ‘Aman Tanrım, kalbimde bir sorun var’ derdim: çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, çift görme, karıncalanma... Ne ararsanız... Histerik bir şekilde ağlayarak annemi arar, ‘Uçağı durdurmalarını, geri dönmelerini istiyorum’ derdim.” O zamandan bu yana geçen yıllarda Jenner, sağlığını koruyabilmek adına müthiş bir cephanelik inşa etmiş: derin nefes alma, dikkat dağıtma, meditasyon, günlük tutma, haftalık psikoterapi, ruhani bir şifacı ile periyodik görüşmeler. Son panik atağının üzerinden iki yıl geçmiş.
En yakın arkadaşı Hailey Bieber, “Kendall kendini daha iyi tanımaya ve kendisiyle daha derine inmeye önem veren biri” diye anlatıyor. “Onun bu yönüne çok saygı duyuyorum. Yaptığımız, öğrendiğimiz ya da denediğimiz şeyleri birbirimizle paylaşma konusunda cimri davranmıyoruz; ister soğuk dalış ya da sauna olsun ister harika bir naturopath, yeni bir cilt bakım ürünü ya da takviyesi, antrenör ya da ses banyosu yapan biri olsun... Arkadaşınızın da en az sizin kadar kendine özen göstermesi, sağlıklı yaşama dair bilgilerin yer aldığı küçük bir kara defteri böyle biriyle paylaşmak çok güzel bir his.”
Ancak görünen o ki öz saygısındaki küçük deliklerden her gün geçen okların saldırısından kurtulmak aslında stres yönetiminden daha fazlasını gerektiriyor. Jenner’ın “kendisinden nefret edenlerle” eskiye dayanan ve huzursuz bir ilişkisi var. Yıllar önce, Keeping Up’ın ilk günlerinde, kız kardeşi Khloé’nin ona sosyal medyada nasıl gezinmesi gerektiği konusunda bazı tavsiyelerde bulunduğu ânı hatırlıyor: “Bana şöyle demişti: ‘Seni seviyorum, harikasın, çok güzelsin, en harikasın gibi milyonlarca yorum göreceksin. Ve hoş olmayan tek bir yorum, üzerinde duracağın yorum olacak.’ Bu çok doğru. [Bu tür kötü yorumlar yapanlar] çok gürültücüdür. Ama neden bunlara takılıyoruz? Bunlar kendi güvensizliğimizin bir yansıması mı? Terapide üzerinde çalıştığım en önemli şeylerden biri, bulunduğum yere layık olduğumu hissetmek ve internette hakkımda söylenenlerin (bilhassa değerliliğimle ilgili yorumların) zihnime girmesine izin veremeyeceğimi bilmek. Bazen girmelerine izin veriyorum ve beni çoğu zaman aşağı çeken de sanırım bu oluyor.”
Jenner, Kendall Jenner hakkındaki abartılara pek inanmıyor. Bu durum onun ayaklarının yere basmasını sağlasa da aynı zamanda o bildik endişeye de yol açıyor: O kapakta, o elbisenin içinde, o adamın yanında ya da o gün onu kötüleyen her ne ise onun yanında olmayı hak ediyor mu? “Sahtekarlık sendromu yaşıyorum. ‘Bir saniye, tüm bunlar benim başıma mı geliyor? Bunu hak etmek için ne yaptım?’ diyorum.” Birisi ona bir keresinde, kaygının minnettarlıkla var olamayacağını söylemiş. Bu fikir aklına yatmış; artık hep aklında tutmaya çalıştığı bir yaklaşım. “Dünyanın en şanslı kızlarından biri olduğumu düşünüyorum. Beni takip etmeye karar veren herkese minnettarım” [Son sayıma göre Instagram’da 294 milyon kişi takip ediyor] “ama aynı zamanda fazlasıyla sıradan hissediyorum.”
Fotoğraf: Mert Alaş & Marcus Piggott
Jenner bu son sıkıntılı dönemde, ruh sağlığı konusunda ilk prensibi olan şeyi bıraktığını itiraf ediyor. Bilişsel davranışçı terapistler buna davranışsal aktivasyon diyor; bu da esasen tecrübenizin gösterdiği şeyleri yapmanın sizi daha iyi hissettireceği anlamına geliyor. “Kendimi aktif olarak korumadığımı ya da bana zarar verdiğini bildiğim şeyleri aktif olarak yapmadığımı hissettiğim zamanlardan birindeyim” diye açıklıyor. “Bu benim sağlıklı yaşamımın çok önemli bir parçası: o anları fark etmek ve ‘dur’ demek! Bu herkese uyan bir şey değil ama benim için sabahları yataktan kalkıp bir ayağımı diğerinin önüne atmanın çok faydasını görüyorum. Hareket etmek, kanımın akmasını sağlamak... Şu anda mücadele ettiğimi söylediğimde, bu yararlı şeyleri yapmıyorum. Bütün gün yatağımda oturup üzülmeyi seçince kendimi başarısızlığa hazırlamış oluyorum.”
Ancak davranışsal aktivasyonun paradoksu da tam olarak burada yatıyor: Harekete geçmenin en zor olduğu zamanlar, hareketin en önemli olduğu zamanlardır. Jenner, BDT’nin klasik bilişsel üçlüsü olan düşünce, duygu ve davranışın karşılıklı bağımlılığına inanıyor. Kısa bir süre önce TikTok’ta gördüğü Joseph Nguyen’in Don’t Believe Everything You Think adlı minik kitabını satın almış. Kitap daha olumlu düşünmesine yardımcı olmuş; bu sayede dışarı çıkıp daha olumlu davranabilmiş. Hiçbir aktivite onu, çocukluğunun en büyük eğlencesi olan ve kariyerinin ilk dönemlerinde ara verdiği (ancak iş hayatının talepleri onu kırılgan ve bitkin hale getirdiğinde geri döndüğü) at binmek kadar beslemiyor. Şimdilerde San Fernando Vadisi’nin derinliklerindeki bir ahırda Dylandra ve Lady Bird adlı iki jokey atı besliyor. Yol atı Arizona, Hidden Hills’te annesi ve kız kardeşlerinin yanında yaşıyor. Kendi yetiştirdiği Copernicus adlı tayı ise eğitilebilecek yaşa gelene kadar Santa Barbara’da tutuluyor. Kendisi bunu “sağlıklı bir bağımlılık” olarak nitelendiriyor olsa da ilk tutkusunun binicilik olması bu bağımlılığın gücü açısından büyük önem taşıyor.
“Herkesi, bilhassa arkadaşlarımı, çocukken yapmayı sevdikleri bir şeyi yapmaya hep teşvik ederim” diyor. (Jenner, çocukluğunda ciddi bir balerin olan Bieber’ı kısa süre önce bale derslerine dönmesi için teşvik etmiş.) “Ne zaman at binmeye gitsem dışarı çıkmak, telefonumla ilgilenmemek, işi unutmak ve beynim ile enerjimi tamamen atımı bu engellerden nasıl geçireceğime vermek için harika bir bahane oluyor. Ama bunun nostaljik bir yanı da var. Çocukken biniciliği çok sevseniz de hep bir eğitmenle çalışıyorsunuz; aileniz size istediğiniz kaskı veya binici kırbacını almıyor. Artık yetişkinim ve tüm bunlar benim seçimim. Bunları kendim için yapabiliyorum. Bu benim ruhumu besleyen şey. Çocukken çok severdim. Takıntılıydım. Erkeklerle işim olmazdı. At bindiğimde yine çocukluğumdaki gibi hissediyorum.”
Fotoğraf: Mert Alaş & Marcus Piggott
Sorumluluklar, ödünler, Satürn dönüşü... Yetişkin hayatının ağırlığından tümüyle kaçmak mümkün değil. Ancak sığınaklar mevcut; çocukluk benliğine temas etmek Jenner’ın ruhsal bakım rutininin temel taşlarından biri haline gelmiş. “Terapide çocukluğunuzdan konuşursunuz” diyor ve ekliyor: “Yaptığım bir egzersiz var; çocukluk fotoğraflarımı banyo aynamın üzerine yapıştırıyorum. Kendimle kötü konuşmaya başlarsam gidip onunla konuşuyorum. Biri bana kötü davrandıysa ve ben bununla baş etmekte zorlanıyorsam gidip o fotoğrafa bakıyorum. ‘Bunun bir daha sana olmasına asla izin vermeyeceğim’ diyorum. Küçüklüğümle konuşuyorum, tıpkı bir ucube gibi.” Gülüyor. Kulağa klişe geldiğini biliyor. “Binicilikte de motivasyonum aynı. Bu yüzden yapıyorum. Ben at binmeyi hâlâ seviyorum ama o, yani çocukluğum çok seviyordu. Tek önemsediği şey buydu ve şu anda benim de tek önemsediğim şey bu. Yetişkin olduğunuzda çok fazla büyük, kötü, korkutucu şeyle başa çıkmak zorundasınız. Çocukken bana at binemeyeceğimi söylediğinizde dünyanın sonu gelirdi.” Dünyanın sonunun gelmesini engellemenin bir yolunu bulup bulmadığını soruyorum. “Evet! At binmek!”
Kris Jenner, Victoria’s Secret ile yakından ilişkili moda fotoğrafçısı Russell James’i evine davet ediş hikayesini anlatmayı seviyor. Kendall, 15 yaşındayken onunla tanışması için. Kris, sahne anneliği konusunda utangaç davranmıyor; James’i kızının kariyerinin ilk yıllarını harekete geçirdiği için takdir ediyor. “Kendall ne yapmak istediğine çok genç yaşta karar verdi. Benim görevim de ona bu konuda yardımcı olmaktı” diye açıklıyor. “Ona her zaman yaptığım gibi, ‘En güzel parti elbiseni giy ve saçına kocaman bir fiyonk tak’ dedim. Bunun yerine Kendall en dar jean pantolonu, en yüksek topuklu ayakkabıları ve dağınık saçlarıyla merdivenlerden aşağı indi. Kendall, Kendall oldu. Gerisini biliyoruz.”
Modelliğin zirvesinde neredeyse 10 yıl geçirmek özel bir başarı; Jenner’ın bu başarıya erişmek için büyük bir planı yoktu, devam ettirmek için de bir planı olduğu söylenemez. Manzarayı inceliyor; bu işi daha iyi yaptığını düşündüğü diğer kadınları gördüğünde iyi hissediyor. Kendisinden başka kimseyle rekabet etmediğini ısrarla vurguluyor. “Kız kardeşlerle büyüyen biri için bunun tam tersi olacağını düşünürsünüz” diyor. “Küçük kız kardeşimle bile kavga ettiğimiz en büyük şey televizyon kumandasıydı. Kim daha iyi giyinmiş, kim daha güzel gibi şeyler hiç olmadı. Hep şuydu: ‘Sen sensin, ben benim’. Kariyerimi hiçbir zaman bir rekabet olarak görmedim ve bu, harika kız kardeşlerim sayesinde oldu. Neysem oyum. Bundan hoşlanmıyorsanız sorun değil. Ama benliğimin en özgün versiyonuna ulaşmamın beni varmam gereken yerlere taşıyacağına inanıyorum.”
Jenner modelliği hâlâ seviyor ama öncelikleri biraz değişmiş. Birkaç yıl önce 818 Tequila’yı piyasaya sürdü. Liderliğinin büyüyen bir ekibin moralini nasıl etkilediğini düşünmek zorunda kaldığı, son derece farklı bir rolün tadını çıkardı (“Bunun olacağını tahmin etmemiştim” diyor Kris). Kaçınılmaz olarak, yeni bir işin getirdiği baskılar onu, değerlendirdiği moda fırsatları konusunda daha titiz olmaya itti. “Hayır diyebilmek bir ayrıcalık” diyor. Öte yandan, kendisinden önceki dönemlerin modellerinin modaya girip çıkmalarını izlemekten ve önümüzdeki 10 yılı en iyi nasıl değerlendirebileceğini düşünmekten kendini alamıyor. “İlk 10 yıl çok hızlı geçti ve ikinci 10 yıl daha da hızlı geçecek. Benden daha yaşlı olup da hâlâ yüksek seviyede modellik yapan o kadar çok kadın var ki... Seksi Cindy Crawford ve Christy Turlington gibi insanlara bakıyorum; hâlâ her zamanki gibi muhteşemler ve bu işten keyif alıyorlar. Mariacarla [Boscono] bomba gibi. Hiç bu kadar iyi görünmemişti. Benden daha yaşlı kadınların bu işi başardığını görmek benim için heyecan verici ve güçlendirici bir şey.”
Hiç tanışmadığı Turlington (Jenner’ın deyimiyle yalnızca “gelmiş geçmiş en muhteşem kadın” olarak değil, aynı zamanda bir şekilde içinde yaşadığı dünyanın üzerinde ya da dışında süzülüyormuş gibi görünen ve zamanı geldiğinde eğitim, moda ve hayırseverliğe odaklanmak için uzaklaşan) bir süpermodel olarak Jenner’da özel bir hayranlık uyandırıyor. “Çocukken onun yüzüne bakarak çok zaman geçirirdim” diye hatırlıyor. “Çok sakin ve aklı başında görünüyordu. Her şeye rağmen enerjisini takdir ederdim. Modellik dışındaki hayatı ve ailesi onun için önemli olmalı. İlişkiler benim için çok önemli ve bir gün biriyle bir hayatı paylaşmak, çocuk sahibi olmak, bir aile kurmak için sabırsızlanıyorum. Christy sadece pozitif bir his veriyor. Belki biraz daha az önemsemiştir! Bence bu çok havalı.”
Jenner, kız kardeşleri arasında anne olmayan ve annesinin evine yürüme mesafesinde yaşamayan tek kişi. Yaklaşık yedi yıl önce şehirde ev satın aldığında niyeti tam olarak sınır çizmek değildi. “Ama ben hep öyleydim” diye açıklıyor. “Çocukken bile. Sahip oldukları şeylere bakıp ‘Bu gerçekten çok özel’ diye düşündüğüm günler oluyor. Biraz uzakta kalmayı seviyorum ama bir gün muhtemelen kendi yolumu çizeceğim. Gençken 27 yaşına dek çocuk sahibi olmak istediğimi söylerdim. Şimdi o yaşı geçtim ve hâlâ çok genç hissediyorum. Çocuksuz özgürlüğümün tadını çıkarıyorum.”
Dünyanın bütün nimetleri önünüze serildiğinde, profesyonel, romantik ve başka türlü olasılıklar bol olduğunda, hepsi ve hiçbiri arasında bir yerde, o kişisel dengeyi bulmak nasıl mümkün? Jenner, Aspen’den Super Bowl’a, Vanity Fair partisinden annesinin evindeki Paskalya yemeğine dek her ortamda çok çalışıp çok oynayan, küresel hayatların, her şeyi olan neslin poster kızı niteliğinde. Bu akşam Jenner’ın Paris’te bir provası var; yarın sabah sekizde terapi, dokuzda bir telefon görüşmesi ve hemen ardından The Kardashians’ın beşinci sezonu için basın toplantısı. Reality show kameralarına daha ne kadar boyun eğmeyi planlıyor? “Bu benim en sevdiğim şey değil” diye itiraf ediyor. “Dürüst olmak gerekirse, çekimlerde hiçbir zaman rahat olamadım. Bu işte iyi olmadığımı hissediyorum.” Şov sayesinde ailesiyle geçirdiği zamanlar için minnettar. Fakat ona kalsaydı, mesai saatleri dışında evde takılarak geçirirdi - ister dizi izleyip erken yatmak olsun ister tekila içip basketbol maçı izlemek için arkadaşlarını davet etmek... Jenner her anı değerli kılmaktan daha önce de söz etmişti. Elbette güzel bir fikir ama bu fikre inanıp inanmadığından emin değil.
“Her günün büyülü bir gün olmadığını söylemek gerçekçi bir yaklaşım” diyor. “Bazen hayatın gerçekliği sadece akışa bırakmış olmaktır. Pazar günüyse ve yapacak bir şeyimiz yoksa, kimse bizi aramıyorsa, lütfen bunun tadını çıkaralım. İnsanlar hayatın büyük anlardan ibaret olması gerektiğini düşünüyor. Özellikle sosyal medya nedeniyle hayat, pek çok insan tarafından şöyle tasvir ediliyor: Tüm bu harika şeyler benim başıma geliyor ve hepsini ben yapıyorum! Hayır. Bu kendime hatırlatmam gereken bir şey. Her günün parti olması gerekmiyor. Bazı günler sakin olmak içindir.”