Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Cildinizdeki kolajen seviyelerini stabil tutmak için yaşlanmayı beklemeyin.
Doğal yaşlanma sürecimizin bir parçası olarak vücudumuz 25 ila 30 yaşları arasında ürettiği kolajenin her yıl yaklaşık yüzde birini kaybetmeye başlıyor. Cildimizin canlı, dolgun ve sıkı görünmesini sağlayan bir protein olan kolajen özellikle de cildimizin yapısını korurken sarkmalar ve kırışıklıklar gibi cilt sorunlarını engellemesiyle biliniyor. Ancak yaşlandıkça kolajen seviyelerimiz düşmeye devam ediyor. O halde yaşlanma belirtilerinin yavaş yavaş ortaya çıkmasını beklemeden alabileceğiniz bir önlem olan kolajen bankacılığını keşfedin.
Kolajen bankacılığı, kolajen depolarının yenilenmesine ve korunmasına yardımcı olmayı amaçlayan güzellik tekniklerinden biridir. Proaktif bir yaklaşım benimseyen kolajen bankacılığını protein üretimini azalmadan önce stabil tutmaya teşvik etmek olarak düşünebilirsiniz. Öte yandan cildinizin esnekliğine yatırım yapmanızı sağlayan bir tasarruf planı olarak da görebilirsiniz. Son zamanlarda popülerlik kazanan bu yöntem kırışıklıkları ortadan kaldırmak yerine genç görünümü korumayı hedefliyor. Protein üretimi 25 yaşından itibaren azalmaya başladığından, uzmanlar kolajen seviyemizi mümkün olduğu kadar erken bir aşamada korumaya ve hatta artırmaya çalışmamızı öneriyor. Bu sebepten kolajen seviyenizi koruyan yöntemleri uygulamaya ne kadar erken başlarsanız o kadar iyi diyebiliriz
Kolajen indüksiyon tedavisi olarak da bilinen bu kozmetik prosedür, kolajen tetikleyici tedavi yöntemlerinden biridir. Ciltte iğneler sayesinde kontrollü yaralanmalar meydana gelir. Bu küçük yaralar vücudun daha fazla kolajen ve elastin üretmesini sağlayarak cildi iyileştirir ve bu da cildin daha taze ve genç görünmesini sağlar.
Ultrason teknolojisini kullanan Ulterapi, özellikle çene, boyun ve kaş bölgelerindeki cildi kaldırır ve sıkılaştırır. Cilde gönderilen ultrason dalgaları, kolajen ve elastin üretimini başlatır ve kolajen bankacılığı için popüler bir seçim olarak tercih ediliyor.
Kolajen, toz, jel ve kapsül formunda takviye olarak tüketilebilir.
Kırmızı LED ışık terapisi cilde uygulandığında sadece mevcut kolajeni korumakla kalmaz, aynı zamanda yeni kolajen oluşumunu da teşvik eder.
Kimyasal peelinglerde asit solüsyonları kullanıldığından ciltte kontrollü yaralanmalar oluşturarak kolajeni artırır. Bu, vücudun doğal iyileşme sürecini tetiklerken yeni cilt dokusu ve bol miktarda sağlıklı kolajen üretilir.
Konsantre formüller, kolajen bazlı serumları cildin elastikiyetini ve sıkılığını arttırmanın etkili bir yolu haline getirir.
C vitamini yalnızca vücuttaki kollajen sentezinde aracılık yapmakla kalmaz, aynı zamanda proteinin yaşlanma karşıtı faydalarını güçlendirerek etkinliğini artırdığı da söylenir. Diyetinize bol miktarda koyu yeşil yapraklı sebze, narenciye, biber ve kuş üzümü ekleyebilirsiniz.
Cildinizi, cilde zarar veren ve kolajen rezervlerini tüketen UVA ve UVB ışınlarından korumak için her gün güneş koruyucu kullanmanız gerekiyor.