Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Lena Dunham, kalıcı makyaj hakkındaki düşüncemizi değiştiren popüler bir kaş şekillendirme tekniği microblading’i denedi. Bakın sonrasında kendini nasıl hissetti?
İKİZ TEPELER: Kaşları daha çekici hale getirmenin uzun süreli yöntemlerinden biri, daha dolgun ve daha kalın, yay gibi kaşlara sahip olmak. Manken Kiki Willems Vetements & CDG gömlek ile. Kolye Balenciaga, Yüzükler Ana Khouri ve Marc Alary.
Büyükannem, sağ gözünün üzerindeki bölgeye cilt kanseri teşhisi konup kaşı tamamen alınmak durumunda kaldıktan sonra, Maybelline marka, mavi-gri bir kalemle kendine kaş çizdi yıllarca. Gözleri de iyi görmediği için, çizdiği kaş, doğal durmayı bir yana bırakın, özellikle dikkat çekerdi oradaki boşluğa. Çocuktum daha, benimle dışarı çıkmadan önce, “Dur hazırlanayım” der, kalemine sarılırdı, ben çizsem daha iyi bir iş çıkaracağımdan emindim ama cesaret edip ona bunu söyleyemezdim.
Sekizinci sınıfta, kendimi ve bedenimi Seventeen dergisinin tavsiyelerine göre şekillendirmeye çalıştığım o yıllarda, kaşlarımla ilgili de güzellik adımları atmaya karar verdim. Ne Brooke Shields’in o muhteşem yüzündeki kalın kaşlara ne de annemin 40’lı yıllardan kalma yay gibi kaşlarına sahiptim. Kardeşiminkiler ise neredeyse burnunun üzerinde birleşiyordu, yaşıtları bu durumla dalga geçseler de annem ve babam onun halinden şikayetçi olmaması için sürekli telkinlerde bulunuyorlardı. Benim gözlerimin üzerinde ince ve soluk bir dizi gelişigüzel kıl demeti vardı sadece, alnıma kullanılmaktan canı çıkmış iki fırça yapıştırmışım gibi. Strateji de belirlemiştim, cımbızla kaşlarıma oldukça ince bir şekil verip ardından eye-liner veya başka bir kalemle, kenarları dolduracaktım. Biraz eğri olmakla beraber, gayet belirgin ve tam istediğim gibi, çılgın hatta neredeyse edepsiz kaşlara sahip oldum.
Ertesi gün, eserimle gurur duyarak okula gittim, bu değişimimle acayip havalı kategorisine gireceğimden emindim. Aldığım tepki ise beklediğimden farklıydı, okulun popüler çocuklarından biri dehşet içinde gözleri büyümüş halde, “Suratını ne hale getirdin öyle” diye bağırdı.
20 yıllık maceram böylece başlamış oldu. Kaşlarımın tekrar uzamasına hiç müsaade etmedim, nasıl görüneceklerinden korktum. Nihayet, yıllar sonra,
ilk profesyonel makyaj uzmanımın ısrarı üzerine cımbız kullanmayı bıraktım, bu kez de hormonal bir düzensizlik nedeniyle, kaşlarım asla düzgün
hatlı çıkmadılar. Burada not düşmemde yarar var, kaşlarınızın şekli doğuştan düzensizse hormonlarınızı kontrol ettirin. Bloomingdale’s’in kozmetik katından aldığım tavsiyelerle neler denemedim ki, Benefit’in Brow Kit’i, M.A.C kaş kalemi, ki yastıklara bulaşma gibi tatsız bir sonucu vardır bunun. Sabahları erken kalkamayıp kaşlarımı belirginleştiremeden sokağa çıktığımda ise zavallı gözlerim sanki çıplakmış gibi bir duyguya kapılırdım.
Niyeyse, kaş yapısını hep güçlü imajla birleştirdi benim zihnim; şehirli ve etkili kadınların güzel parfümleri, kocaman beyaz fincanlarda içtikleri latte kahveleri gibi güzel hatlı kaşları da kişiliklerine dair ipucu veriyordu bence ilk görüşte. Düzgün ve belirgin kaşlarınız yoksa, o tedirgin, ergen kız havasındaki kadınlardan oluyordunuz bana göre. Tilda Swinton gibi, uzaylı kraliçeye benzeyen istisnaları burada konu dışında tutuyorum. Neticede boyaydı, şekillendirmeydi, hatta yeniden kaş çıkartan
RevitaBrow ürünleriydi derken, bir sürü yöntem denedim, hiçbiri istediğim sonucu vermedi. Bu yüzden, microblading ya da kalıcı kaş dövmesi diyebileceğimiz yöntemi kulak-burun-boğaz doktorumun sekreterinden duyduğum anda bu fikre takılıp kaldım. Söz konusu işlemde, iğnelerle deri altına boya zerk edilerek tek tek her kaş kılı çiziliyor. Vücudunda on iki dövmesi olan biri olarak dövmeye karşı değilim ama kalıcı makyaj fikri, dudaklarına mor çizgiler çektiren ya da kendine “Marilyn beni” yaptıran kadınlar nedeniyle biraz ürkütüyordu beni. Ne var ki, benim durumumda bu yöntem, geçici bir hevesi değil, bir ihtiyacı karşılamak için gerekliydi.
İşlemlere başlamadan önce, güvendiğim birinden güzel bir şekil konusunda yardım almam gerekiyordu. Kaşları en düzgün insanlardan edindiğim bilgiye göre Manhattan’da “kaş gurusu” Jimena Garcia varmış, hemen randevu aldım. Kahlo benzeri kaşları ve kalın çerçeveli gözlükleriyle karşıma adeta bir stil ikonu çıktı. Derhal işe koyulup cımbızla, ağdayla, kalemle işe girişti, hayatımda sahip olduğum en güzel, en düzgün kaşlara kavuşturdu beni.
Bu hissin kalıcı olmasını istediğim için, bir sonraki randevumu Core Club’da, Beverly Hills kökenli Dominique Bossavy’den aldım. Kalıcı makyaj alanındaki ilk isimlerden sayılan Dominique, bu tekniğin uzun süreden beri var olduğunu, yalnızca isminin değiştiğini vurguluyor. Kendi yöntemine Nano Renk İnfüzyonu diyor, Instagram’da fenomen olan microblading terimini kullanmıyor. Bu teknik güvenli olmasına rağmen, ehil olmayan kişilerce yapıldığında, çok derine çok fazla boya zerk edilme riski var. Bu durumda vücudun kendini savunma ve iyileştirme mekanizması, yara gibi görünen izlere neden olabiliyormuş. Bir de tabii, YouTube’da binlerce videosunu görebileceğiniz gibi, tornadan çıkmış tek tip kaşlar da microblading işleminin olası istenmeyen sonuçlarından.
Dominique’in sandalyesine kurulduğumda, ilk işi beni rahatlatmak oluyor, belirttiğine göre renk karışımlarını kendisi hazırlıyormuş ve olabilecek en ince iğnelerle çalışıyormuş. Her bir kaş folikülümü özenle çizerken, bana, 20’li yaşlarda yaşadığı bir sürü kötü kalıcı makyaj tecrübesinin onu nasıl da bu işi en iyi şekilde öğrenip icra etmeye ittiğini anlatıyor. Sanatını geliştirebilmek için Champs-Élysées yakınlarındaki bir bodrum katında, domuz derisi üzerinde yılmadan yaptığı sayısız denemeden bahsediyor. Neticede bu çalışmaları onu, Hollywood A takımının aradığı isim haline getirmiş.
Herkes bana bu işlemin acı verip vermediğini soruyor, bir sürü kozmetik operasyondan geçmiş biri olarak güneş yanığından daha az acılı bir durum olduğunu söyleyebilirim.
Dominique, 40 dakika sonra işlemi bitirip aynayı yüzüme tutunca nutkum tutuldu. Yüzümde saçımla aynı renkte mükemmel kaşlar duruyordu, gereken yerlerde kalın, gerekli yerde incelen, yirmi yıldır özlemini çektiğim oturaklı, olgun kadın havasına kavuşmamı sağlayan kaşlar. Dominique, daha başarılı bir sonuç için iki seans daha yapmamız gerektiğini söyledikten sonra bir rüyada dans edercesine çıktım Core Club’dan. Birkaç gün sudan korumam gerekiyordu yeni kaşlarımı, ayrıca, kabuklanma ve kaşıntıyı önlemek için Dominique’in kendi bitkisel ürünü olan papatya ve salatalık özlü kremi kullanacaktım.
Sosyal medyada ve aile çevresinde aldığım tepkiler son derece olumlu. Saçımı boyatıp boyatmadığımı, tatilden dönüp dönmediğimi sormaları harika! Bu kaşlarımın ne kadar doğal göründüğünün kanıtı. Sır saklayabilen biri olsaydım nazikçe teşekkür eder geçerdim bu iltifatlara ama kaş dövmesi yaptırdığımı tabii ki heyecanla herkesle paylaştım.
Birkaç hafta sonra podcast’imle ilgili, modern hayatın olmazsa olmaz internet skandallarından birinin başrol oyuncusu haline geldim, programımda yapılmış bir espri yüzünden bütün okları üstüme çektim. Bir dostumla dertleşirken, artık bu tip olayları kanıksadığımı ama yine de zaman zaman, bir mağaraya çekilip her şeyden uzaklaşmak istediğimi söylediğimde, arkadaşım, “Boşversene, mükemmel kaşlara sahipsin en azından, tadını çıkar” dedi. Haklıydı, ben de bu yüzden, büyükannemi sevgiyle anarak ve gülümseyerek kendimi dışarı atıp hayata yeniden karıştım.