Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Yüz estetiğindeki artışın ardından bir grup doktor, ilerleyen teknolojiler sayesinde bedeni neşter kullanmaksızın belirginleştiren, yontan ve şekillendiren yeni nesil uygulamalar sunuyor.
Fotoğraf: Felix Valente
Her on uygulamadan dokuzunun botoks gibi enjeksiyon tedavilerinden oluştuğu yüz estetiği pazarı hızla büyüyor. Yüzümüzde kendini belli belirsiz gösteren, “tweakments” denilen minimal dokunuşlar 2020’ye hükmetmiş olsa da, uzmanlar bu alanın genişleyeceği konusunda hemfikir. Zira cerrahi müdahaleler kadar tesirli olan ve hatta daha hızlı sonuçlar verebilen yeni nesil neştersiz vücut uygulamaları da yükselişte.
Mallucci London adlı estetik merkezinde pratisyen hemşire olarak görev yapan Shilah Madan, invazif olmayan uygulamalardaki artışın sebebini şöyle özetliyor: “Kısa iyileşme süreci nedeniyle çalışan insanların uygulama seanslarını yoğun programlarına kolaylıkla dâhil edebilmesi.” Londra merkezli The Cosmetic Skin Clinic’in kurucusu ve tıp direktörü Dr. Tracy Mountford’un bir açıklaması daha var: “Çoğu zaman, invazif olmayan müdahalelerle cerrahi sonuçlar elde etmek mümkün. Kas, yağ ve cilt olmak üzere üç ana hedef bölgeyi hedef alarak vücudu tepeden tırnağa bir bütün olarak tedavi edebiliyoruz.” İstediğiniz her ne olursa olsun -fazlalıklardan kurtulmak, şekil vermek veya rötuş yapmak- gelişen teknolojiler sayesinde, beden tedavisinde başvurulan çok yönlü yaklaşımlar günümüzde bir norm hâline geldi. Shane Cooper’a göre bu yaklaşım, pratisyenlerin hastaları için eskiye kıyasla daha iyi ve kişiselleştirilmiş sonuçlar elde etmesini de sağlıyor. Cooper, kendi ismini taşıyan Londra merkezli kliniğinde selülit ve çatlak izlerinden; karın, iç bacaklar ve kollardaki elastikiyet eksikliğine, türlü sorunlar için 16 farklı medikal cihaz ile uygulanan kombin tedavilere başvuruyor.
Heyecan verici teknolojik gelişmelerden biri de fitness takıntımızı hedef alıyor. Halihazırdaki spor rutinini desteklemeyi ve geliştirmeyi amaçlayan yeni bir tedavi grubu, squat gibi egzersizlerin vücuttaki etkisini taklit ederek kas oluşumunun yanı sıra var olan kasların güçlenmesini ve belirginleşmesini sağlıyor. Örneğin; karın, bacaklar ve kalça bölgesi için tasarlanan TruSculpt Flex sistemi, elektro-kas uyarımı (EMS) teknolojisiyle aynı anda sekiz bölgeyi birden çalıştırıp, 45 dakikalık seans ile vücutta 54 bin mekik, lunge veya squat etkisi gösteriyor. Londra merkezli Dr. Preema Vig, kliniğinde sunduğu tedaviyi; “Devamlı olarak kas üretip yağ yakmanızı sağlayan ve yanınızdan ayrılmayan elektronik bir spor koçu gibi” diye özetliyor.
Üstelik uygulamanın meraklıları, belirgin karın kasları isteyen spor tutkunlarıyla sınırlı değil: EMS, yatalak hastalarda kas erimesini iyileştirmeye destek olmanın yanı sıra hamilelik döneminde diastazis rekti (ayrılmış karın kasları) rahatsızlığı geçiren annelerin tedavisinde de kullanılıyor. Bir başka kas uyarım cihazı EMsculpt ise hayli yoğun elektromanyetik kas uyarımı ile kronik rahatsızlıkların giderilmesinde etkili. “Kalçayı ve baldırları şekillendirebilen, vücut hatlarını belirginleştirebilen bu tedavinin artısı, kasları güçlendirerek kronik kalça ve sırt ağrılarını da azaltması” diyor Dr. Mountford.
Kas oluşumunu destekleyen inovatif cihazları geleneksel yağ eritme metotlarıyla harmanlamak gittikçe yaygınlaşan bir başka uygulama. İnatçı yağ keselerini yok eden soğuk şekillendirme (coolsculpting) yıllardır tek başına kullanılsa da yeniden şekillendirme amacıyla ulaşılması zor bölgelerde diğer cihazlarla birlikte kullanımı oldukça yeni. Estetik merkezi Medispa’nın kurucusu Dr. Nyla Raja, bu yaklaşımın “bum rolls” veya “banana rolls” denilen, bacakların popo ile birleştiği yerlerde oluşan çift çizgilerin tedavisinde de etkili olduğunu söylüyor: “Yağ oranını azaltmak için kullandığımız soğuk şekillendirmeyi, kalçaları belirginleştirip kaldıran EMsculpt ile destekliyoruz.”
Alanını genişleterek vücut sıkılaştırma tedavilerinde başvurulan bir diğer yenilik ise cilt iyileştirme teknolojileri. Londra merkezli Dr. Dray kliniğinde estetisyen olarak görev yapan Dr. Benjamin Kaufholz ise; “Cilt destekleyiciler ve kolajen üreticileri artık tüm vücut için kullanılıyor” diyor. Cenevre merkezli hiyalüronik asit ve kozmetik üreticisi Teoxane Laboratories’in ürettiği Teosyal PureSense Redensity 1 gibi hiyalüronik asit enjeksiyonları yaşlanma belirtileriyle mücadele ederken, Ultherapy gibi mikro odaklı ultrason (MFU-V) tedavileri doku elastikiyetini hedef alıyor. Ultherapy’nin albenisi, cerrahi bir prosedür ile aynı cilt derinliğine erişebilmesi ve buna rağmen iyileşme sürecine gerek duymaması. Öte yandan Medispa Cheshire, benzer cihazlara kıyasla kırışıklıkları üç kat daha hızlı gideren ve ciltte lift etkisi yaratan beden şekillendirici ultrason cihazı Ultracel Q+’ı Birleşik Krallık’ta uygulayan ilk klinik.
Teknoloji o kadar ilerledi ki, artık invazif olmayan vücut tedavilerine geleneksel cerrahiyi tamamlamak üzere başvuruluyor. Dünyanın ilk FDA onaylı kolajen uyarıcı mikro iğneleme cihazı SkinPen, ameliyat sonrasında cilt sağlığı ve görünümünü pekiştirmek amacıyla da kullanılıyor. Yepyeni bir buluş olan Potenza ise dermisin daha da derinine enerji ulaştırabilmek için radyo frekans teknolojisini mikro iğneleme ile bütünleştiren ve bu sayede çıtayı yükselterek daha iyi sonuç veren cihazlardan. Real Plastic Surgery’de görev yapan plastik ve rekonstrüktif cerrahı Dr. Naveen Cavale; “Yara izi, ameliyatın bir yan etkisi olarak ‘kabul görmüş’ olsa da bunu minimuma indirgemeye çabalıyoruz” diyor ve ekliyor: “Ayrıca ameliyat sonrasında zaman zaman görülebilen hipertrofik veya keloid yaralarını da tedavi ediyoruz.” Vücudu bir bütün olarak ele alan tüm bu minimal dokunuşlar, estetik dünyasında yeni ufuklar açıyor. Güzel görünmek hiç bu kadar kolay olmamıştı.