Camille Charriere’nin Renkli Dünyası

Tesadüf diyebiliriz. Kurumsal hayatta kendime bir yıl verdim ve sonra bunun bana uygun olmadığını gördüm. Bu yüzden moda dünyasında bir işe başvurdum ve girdim, ama yine de blog’uma devam ettim. İşler güzel gidince, ipleri elime aldım ve freelance olmaya karar verdim. Şuana kadar verdiğim en iyi karar oldu.

90’ları hatırlatan crop-top’ların hepsini seviyorum. Bence crop top’lar hem sahilde ve hem de şehirde de jean pantolonlarla, yaz gardırobunun olmazsa olmaz parçası! Genelde her gün giyeceğim üstleri bulmakta zorlanıyorum, bu yüzden koleksiyonumu yeniden doldurduğum için çok mutluyum.

Stilim oldukça eklektik. İşleri basit tutmayı seviyorum, çoğu zaman denim’i tercih ediyorum. Ama yeni siluetleri denemekten korkmuyorum, eğer ki modumu iyi yansıtıyorsa. Tek bir stil içinde kapalı kalmama fikri hoşuma gidiyor. Stilimde kesinlikle Parizyen titreşimlerin yer aldığını düşünsem de Londra’nın ''Olduğun Gibi Gel'' ruhunu tamamen benimsedim.

Vintage Levi’s, beyaz tişört, beyaz bez ayakkabılar veya topuklular, ve cool bir ceket.

Denediğim şeylerden pişman olmuyorum. Modanın olayı, eğlenmek. Eğer bana uymuyorsa, bir daha denemem!

Günümüzde, moda markalarından restorana, otelden tatil destinasyonuna, her konuda fazla seçeneğimiz var, benim Instagram profilim bu gürültünün bir kısmını susturan bir filtre görevi görüyor.

Ailem, ben 5 yaşındayken istediğim somon pembesi sandaletleri alamayacağımı, onun yerine siyah sandaletleri almamın daha ''mantıklı'' olduğunu söylediler. Anneme bu yüzden hala çok kırgınım…