Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Galeri duvarlarında milyon dolarlık eserleri sergilenmeden önce New York sokakları onun hem tuvali hem de sergi duvarları oldu. New York'un yüksek voltaj enerjisi ve dinamizminden aldığı ilhamla şiirsel bir görsel kompozisyon ortaya koyan Basquiat, ekürisi Al Diaz ile birlikte SAMO ( Same Old Sh*t) mahlasıyla şehre imzasını attı. Basquiat'nın sanat dünyasında yaratacağı büyük değişimin ilk adımı buydu; geleneksel kuralların üzerine siyah sprey boyasıyla kendi kurallarını yazdı.
Jean-Michel Basquiat sanatı okulda değil müze duvarları arasında öğrendi. Çocukluğundan beri New York’un en büyük modern sanat müzesi MOMA’nın düzenli bir ziyaretçisi olan Basquiat, derin sanat tarihi bilgisini çoğu zaman tuvallerine de taşıdı.
Jean-Michel Basquiat'nın en önemli karakteristiklerinden biri, sanatındaki dualite. Siyah ve beyaz, yaşam ve ölüm gibi konstrastların arasındaki gerilimi eserlerinde işleyen Basquiat, iki zıt kutubun enerjisini sanatıyla dengelemeyi başardı. Basquiat'nın çatışmadan doğan yaratıcı gücü Yin Yang'i sıradışı bir örneği oldu.
Basquiat'nın en güçlü sanat malzemesi zengin referanslarıydı. Anatomiden kimyaya, coğrafyadan tarihe farklı alanlardan kelimeleri, isimleri, bilgileri tuvale saçan ikonik sanatçı, ansiklopediyi anımsatan zengin bilgi repertuarıyla herkesi şaşırtıyordu. Beat edebiyatının usta yazarı William Burroughs’dan “copy-paste” (kopyala-yapıştır) yöntemini öğrenen Basquiat, bunu kopya ya da ilham olarak değil de, sadece "birinin fikrinin onun yeni zihninden geçmesi" olarak tanımlıyordu.
“İnan ya da inanma, aslında çizebiliyorum.” Siyahi, genç bir "sokak" sanatçısı olarak beyazların domine ettiği sanat dünyasına girmeye çalışan, Jean-Michel Basquiat, ruhunda yara açan bu çatışmaya rağmen, her zaman -bazen korkarak bazen korkusuzca- kendi olmayı başardı. O, sergi açılışlarında kulağında Walkman ile gezen, stüdyosuna gelen koleksiyoncuları Armani takım elbisesi ve çıplak ayaklarıyla karşılayan sanat dünyasının asi çocuğuydu. Çünkü sanatı onun hem koruma mekanızması hem de en güçlü direniş yönetimiydi. Irkçılığa, şiddete ve kapitalizme karşı sesini sanatıyla duyuran ve eserlerinin onun yerine konuşmasını izin veren Basquiat, için sanat kendini ifade etmenin en iyi yoluydu.
