Simone Rocha’nın Hayat Dolu Evi

Rocha evlerinin bahçesinde, partneri Eoin McLaoughlin ve sekiz aylık kızları Valentine Ming’le birlikte.

Simone Rocha’nın Londra’daki teraslı evinin saçaklarını süsleyen alçı gül motiflerine bakıyorum da, onları hayal gücü doruklarda Viktorya döneminden bir hanımefendiden kaldı sanırsınız; oysa tasarımcının bizzat kendisi tarafından Essex’teki bir ustaya ısmarlanmış.

Kişisel dokunuşlar ve Francis Bacon’ın William Blake tablosu oturma odasının renkleri arasında daha da öne çıkıyor

Güller gibi evdeki tüm diğer unsurlar da Rocha’nın o zevkli, özgün yaratıcılığının eseri. 19. yüzyıldan kalma bu evi 2014 yılında satın alan tasarımcının sahip olduğu ilk mülk bu. Vintage cazibesi yıllar içinde zevksiz plastik boyalarla örtülmüş bu ev, kentin De Beauvoir Town semtinde yer alıyor. Evin, Rocha’nın atölyesine sadece bisiklet mesafesinde oluşu, bakımını peyzaj sanatçısı arkadaşı Matt Wright’ın yaptığı güzide bir bahçesinin bulunması, tasarımcıyı bu evi satın almaya ikna edenler arasında. Rocha ve hayat arkadaşı Eoin McLoughlin, İrlandalı olduklarından yeşilliğin hayatlarında elzem olduğunu; onlara evlerini, geldikleri yeri hatırlattığını söylüyorlar.

Simone’un kütüphanesinden poz veren bir Francis Bacon eseri

31 yaşındaki Rocha, modada feminist-feminen çizginin vizyoneri olarak biliniyor, neoprenle neo-romantik bir estetik anlayış yaratmakta üstüne yok.  Tasarladığı kıyafetler fantezi dünyasından çıkmış gibi, ancak aynı zamanda kullanışlılar da. Tasarımlarında göze çarpan ilginç ve pratik duyarlılığı, evinin dekorasyonuna da yansıtarak son derece kendine özgün bir yaşam alanı yaratmış.

Tasarımcının evinin her köşesinde zengin abanoz ahşaplarına rastlamak mümkün

Evi satın aldığında kendisi gibi tasarımcı olan babası John Roca ve hayat arkadaşı McLoughlin’le birlikte yapıyı neredeyse iskeletine kadar soymuş ve iç mimarisini yeniden düzenlemişler. Rocha, “Mount Street’deki mağazamı da babamla dekore etmiştik; babam bu husuta ve mekan değerlendirme konularında çok başarılıdır” diyor. Ama hayat sürprizlerle dolu. Mesela, Simone’un geniş gardırobu için ayrılan üst kattaki alan, artık bebek odası olarak kullanılıyor. Çiftin iki yaşına yaklaşan kızı Valentine Ming McLoughlin, evde kendi izlerini bırakmaya başlamış bile.

Thomas Struth posteri

McLaughlin, Valentine’ı kucağına alıyor ve sohbetimize yemek odasındaki Endonezya işi devasa antika masada devam ediyoruz. Biz İtalyan usulü pişirilmiş kişi afiyetle yerken, Valentine dondurulmuş bir armutu emmekle meşgul. Biraz atıştırdıktan sonra, Rocha bana evi gezdiriyor. Şömine dahil, etrafta gördüğüm her şeyin yeni olduğundan bahsediyor. Gülerek, “Eski olan tek şey, kiraz ağacı ve panjurlar,” diyor. Yemek odasında bulunduğumuz alan, eskiden bahçeye dahilmiş. Tepemizdeki 1910’lara ait elektriksiz avize ise Rocha’nın ailesinden hediye, Nice’te bir bit pazarından alınmış.

Ayaklı küvetin arkasında asılı çiçekli duvar kilimi

Oturma odasındaki özel tasarımlı uçuk pembe koltuk ve Kempton Park bit pazarından alınan yosun yeşili kadife sandalyeler hoş bir uyum içinde. Rocha, sandalyelerin ofis mavisi renklerinin altında yatan estetik duruşlarını fark etmiş ve onları yeniden hayata döndürmüş. Cam yüzeyli masada sergilenen, Alfies Antique Market’de buldukları Çin işi ipek danteller, Rocha’nın Asya kökenlerine bir saygı duruşu niteliğinde. Peki bebek biraz büyüdüğünde, pembe koltuğa koca bir şişe dolusu mürekkep dökerse ne olacak diye soruyorum. “Sorun değil” diye cevap veriyor. “Bir sürü beyaz duvarımız var, onları da boydan boya resimlerle kaplamasını istiyorum.”

Simone Rocha’nın büyük camlardan yağan ışığın aydınlattığı sade döşenmiş yatak odası

En azından küçük Valentine kalem tutacak yaşa gelene kadar, oturma odasına hayat veren sanat eserlerinin çoğu McLoughlin’e ait. Aralarında, iki Francis Bacons tablosu ve Paris’teki Librairie Yvon Lambert’ten alınmış bir Cy Twombly eseri de var.

Üst katta, yığılı kitapların arasında Irish Baby Names (İrlandalı Bebek İsimleri) kitabıyla John Berger’in Ways of Seeing (Görme Sanatı) yan yana. Çiftin eBay’den aldığı kızak şeklindeki yatağın karşısındaki duvarda ise Louise Bourgeois’nın bir yatak litografı asılı. Koridordaki tablolar da ilginç bir şekilde dizilmiş. Bit pazarından alınan Madonna and Child eserindeki Meryem ve İsa, hemen yanlarında asılı duran Araki’nin müstehcen polaroid tablosunu uzun uzadıya süzüyorlar sanki.

Valentine’ı özlememek ne mümkün. Onu bıraktığımız yere, yemek odasına geri dönüyoruz. Az önce kemirdiği armutu bir kenara bırakmış, var gücüyle masanın ortasındaki menekşelere uzanmaya çalışıyor. Rocha evde çiçek yetiştirmeyi çok seviyor. “Egzotik çiçeklere bayılırım” diyor. Bu sırada, Valentine nihayet menekşelerden birini kapıp, büyükanne ve büyükbabasının hediyesi olan avizeye doğru iftiharla sallıyor. Ev dekorasyonu da dahil olmak üzere, hayatta insana keyif ve haz veren her şeyin, hesapta olmayan zorlukları aşarak ve zaferlere koşarak elde edildiğini bizlere tekrar kanıtlıyor.