Vogue Türkiye Silikon Vadisi'nde

Sabah serinliğinde çivi gibi bir denize ilk atladığınızda kendinizi nasıl hissederseniz ben de aynen öyle hissettim.

Yedi yıl boyunca büyük bir mutlulukla ve hevesle devam ettiğim Vogue yazı işleri müdürlüğü görevinden ayrılırken yaşadığım tam da buydu.

Saç diplerime kadar ürperdim, hatta basbayağı donakaldım. Ama bir yandan da dirildim, sanki yaşadığımı daha derinden hissettim.

Alışkanlıklar, sıcacık yatakta tatlı bir uykunun mahmurluğunda olmak gibi; konforlu. Düzeni bozmak, rutini kırmak, bilinmeze yelken açmak rahatsız edici ama bir yandan da tuhaf bir şekilde çekici. 

Stanford Üniversitesinin sembolü 87 metrelik Hoover Tower, bizim Stanford hatırası fotoğrafımıza da fon oldu. Fotoğrafı o sırada oradan geçen Jazz Sabian çekti. Jazz'in bir dönem Rus Vogue'unda IT direktörlüğü yapmış olması günün sürprizi, dünyanın küçüklüğünün kanıtı gibiydi!

Biz üç kişilik bir aileyiz: Kocam Burçin, oğlum Kaya ve ben. Burçin, ne anlaması ne anlatması kolay olan görüntüleme teknikleri alanında çalışan bir fizikçi. Boğaziçi Üniversitesi’nde profesör. Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesinden bir davet aldı ve akademisyenlere, dünyanın herhangi bir yerinde bir yıl boyunca araştırma yapma hakkı tanıyan “sabbatical” iznini burada kullanmaya karar verdi.

Böylece ben de “kocamın kontenjanından” bir yol ayrımına gelmiş oldum: Ya onsuz İstanbul’da kalıp işimi, hayatımı olduğu gibi sürdürecektim ya da Kaya’yla birlikte bu yolculuğunda Burçin’e eşlik edecektim. 

Biliyorum “gitmek” hiç olmadığı kadar cazip bizim oralarda. O yüzden, “bunda düşünecek ne var” diyebilirsiniz. Demeyin. Emek verdiğiniz bir işten, sevdiğiniz hayattan, evinizden, ailenizden, dostlarınızdan bir çırpıda vazgeçmek kolay değil. Çocuğunuz varsa onu rutininden, okulundan, düzeninden ayırmak da.

Yine de az bilinenin büyüsüne kapıldım ve yalnızca birkaç hafta önce kendimi okyanusun ötesinde yeni hayatımın içinde buluverdim.

Yeni hayatım kuzey Kaliforniya’nın 65 bin nüfuslu Palo Alto şehrinde. Palo Alto ise bugün dünyayı şekillendiren pek çok gelişmenin tam merkezinde duran meşhur Silikon Vadisinin tam ortasında.

Elektrikli otomobil Tesla, pek çok yüksek moda markasının bulunduğu Stanford Shopping Center’da kendine bir yer edinmiş. Bu çevreci yeni arzu nesnesine Palo Alto caddelerinde de sık sık rastlamak mümkün.

Çok kısa süre önce Türkiye’ye giren ve Amerika’daki hizmetini mahalle bakkalıyla yarışacak düzeye getiren Amazon,

Bizi bizden daha iyi tanıyan Facebook,

Televizyon izleme alışkanlıklarımızı değiştiren Netflix,

Dünyanın kara kutusu Google,

Arzu nesnelerimizin kaynağı Apple,

Silikon Vadisinin yeni statü sembolü elektrikli araba Tesla,

Cirosuyla yenilere meydan okumayı sürdüren Microsoft…

Olağanüstü kampüsüyle, hüzünlü kuruluş hikayesiyle ve topluma yaptığı katkılarla Stanford Üniversitesi…

“Modern hayatlarımıza” yön veren ne varsa burada.

Bir akrabam, geçenlerde bütün naifliğiyle sordu: “Eee Zeynep, anlatsana biraz, nasıl yaşıyorsunuz orada? Sabah kalkınca bizim gibi yatakları yapıyor musunuz?”

Her gün bisiklete binmek hafızayı güçlendirip yaratıcı düşünceyi artırıyor. Stresi azaltıp anksiyete ve depresyona karşı koruyor. Bisiklet buranın en temel ulaşım aracı.

Evet, Silikon Vadisi dünyanın bir parça önünde gidiyor ama henüz kendi kendini toplayan yatağa rastlamadım. Yani burada da sabah kalkınca yatakları yapıyoruz.

Asıl önemli soru, sonrasında neler yapıyoruz? Nasıl bir hayat var burada? İnsanlar nasıl giyiniyor, nasıl sosyalleşiyor, neler konuşuyor? 

İşte her hafta Vogue Silikon Vadisi’nde sayfamda, yalnızca haberlere yansıyan gelişmeleri değil, buradaki günlük hayatı da anlatacağım. Bazen ilginç isimlerle kısa röportajlar yapıp, bazen de sizi Kuzey Kaliforniya'nın olağanüstü doğasında gezintiye çıkaracağım.