Şirince’de bu mevsim

Bu sabah hafta sonu bir geceliğine gittiğim Şirince’nin havası, kokusu ve enerjisi üzerimde. Her sene yaz sonu gidiyorum oralara, şeftali, incir tam kıvamındayken. Selçuk pazarında kınalı bamyalar, renk renk biberler göz kamaştırırken. Ama doğruyu söylemek gerekirse, bu mevsim bir başka etkilendim. Mis gibi odun kokusu, şömine çıtırtısı, insanı anında uyandıran serin ve tertemiz hava.

Şirince'de tepelerinden Selçuk'a doğru manzara

‘5000 kişi geliyormuş’ diyor bir köylü. 21 Aralık’ta beklenen kıyamette Şirince’dekiler kurtulacak deniyor ya. Söylentisi şimdiden köyün sokaklarının dolup taşmasına sebep olmuş. Yazın bile böyle kalabalık görmemiştim.

Yaz sonu Selçuk pazarındaki renk renk biberler

Aklım fikrim yemekte olduğu için gözüm ne Maya takviminde, ne de kalabalıkta. Mevsim badem, zeytin, ayva, nar, mandalinaya bak diyor. Yol boyu dizili şeftali ağaçlarının dalları artık çıplak. Ne olduklarını hatırlayalım istercesine kırmızı turuncu bir tona bürünmüşler. Bu ara başrolde mandalina ağaçları var. Okulda çizerdik ya, pofuduk yemyeşil ağaçların arasında şeker gibi turuncu yuvarlaklar. Nereye baksanız onlardan. Ne ekşi, ne fazla tatlı, sapı üzerinde, tam kıvamında mandalinalar.

Dağ çileği, tadına değilse de rengine bayıldım.

Ağaçtan toplayıp yediğim dağ çileğinin de tam mevsimi. Tadı pek çileğe benzemese de (aslında pek hiç bir şeye benzemiyor, güzel ama kafası karışık bir meyve) yararlı olduğunu bildiğimden ve ağaçtan koparmanın verdiği keyifle yiyorum.

Bir de tane sumak sallanıyor ağaçlarda. Ufak üzüm boyutunda, bordo mor arası bir renk. Hemen bir kaç salkım koparıp sepete atıyorum. Bu hafta kuzu yapacağım sumaklı. Yanında yine buradan taşıdığım şevket-i bostanla.

21 Aralık’ta ne olur bilemem. Ama Şirince’dekilerin kurtulacağına inananlar yemek konusunda da rahat etsinler. Dallarda, ağaç diplerinde, bahçelerde neler var neler...

Ağaç diplerinde sonbahar ipuçları