Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Suzy Menkes Chloé, Celine, John Galliano, Givenchy ve Kenzo defilelerinden izlenimlerini bildiriyor.
GIVENCHY: TİROL MODERN
Moda koleksiyonları kimler için yapılıyor? Givenchy defilesinde seyirciler, tilt oyununu andıran tavandan inen uzun sahne perdeleriyle ayrılan dolambaçlı bir podyum etrafında oturtulmuşlardı.
Resim Hakkı: Indigital
Herhalde şimdilerde podyumlar artık yalnızca ünlüler, ünlülerin eşleri ya da sevgilileri, onların tanıdıkları ve çocukları için tasarlanıyor olmalı; zaten Givenchy defilesinde de kızı North ile ikisi de siyah şifon elbiseler içinde bilinçli olarak en ön sıralardan birine Kim Kardashian’ın oturtulmasından da durumun böyle olduğu anlaşılıyor.
Ya da tasarımcı Riccardo Tisci internette, son Givenchy koleksiyonunda yer alan üzerindeki haç için yeterince yeri olan oldukça derin göğüs dekolteli bluzları, arkadan gelen gladyatör etek ve sadece ayak kısmını açıkta bırakan dizüstü deri çizmeleri izleyecek ve onları tekrar tekrar yaşayabilecek binlerce izleyiciyi düşünüyordur.
Resim Hakkı: Indigital
Bu izlenimlerim dolambaçlı podyumda benim görüş açımdan görebildiklerimdi: modeller yaklaşık 2.1 saniyede solumdan gelerek önümden geçiyor ve diğer yola dönüyor yine saniyeden az bir zamanda köşeyi dönüyorlardı. Olayın hızına yetişemeyen telefonumla çektiğim bütün fotoğraflar bulanık, not defterim ise karalamalarla dolu.
Biz kelimenin tam anlamıyla bu defileye ‘göz atabildik’. Göğsü bağcıklı tasarımlarla modeller, Tirol dağlarından gelip sex clublara giden Heidi’ye benziyorlardı. Metalik çivili tasarımlar ve Roma askerlerinin eteklerini andıran etekler gladyatörleri akla getiriyordu; koleksiyonda yer alan siyah beyaz grafik desenler en son Fausto Puglisi’nin Milano’daki defilesinde görülmüştü.
Resim Hakkı: Indigital
Görebildiğim kadarıyla bu kıyafetler, seksi tasarımlardı ve gerçekten iyi bir işçilikle güzel bir iş ortaya konulmuştu.
Tasarımları, bir saat beklediğime değecek kadar göremedim ya da bu kadar iyi bir tasarımcı hakkında yorum yapmama yetecek kadar.
GALLIANO YEŞİLLENMİŞ
Davetiyesinin üzerindeki bir stile göre yapılmış yapraklardan tutun, uzun elbiseler ya da kısa ceketler üzerindeki yeşil baskılara kadar John Galliano defilesine yeşil ve yeşillikler hâkimdi.
Resim Hakkı: Indigital
Tasarımcı Bill Gaytten’in ustalıklı ellerinden çıkan mükemmel hasır bahçıvan şapkalarının arkasında yeşil yani ekolojik bir mesaj olabilir. Defilede ‘organik’ ve ‘el yapımı’ teması dikkat çekiyor.
Zeytin yeşili ve çim yeşili renkte keçe şeritlerden yapılmış son kabarık ceketler ve etekler ya da parlak vinil yapraklarla süslü son tasarımlar podyumu terk ettikten sonra tasarımcı sadece bir tek şeyle karşımıza çıktı “jakar”.
Resim Hakkı: Indigital
Gaytten her zaman Galliano markasının fantastik hayal gücü için gerçekçi ve şekilci bir ustayı oynasa da kumaş üzerine yoğunlaşması da şaşırtıcı değil. Bu koleksiyonda tasarımcı, dijital baskıları ve modern materyalleri kullanarak oldukça kullanışlı ve hoş bir yaz gardırobuna imza atmış; her bir yeşil yaprak yazın canlılığını hissettirmiş.
CHLOE ‘NİN ÖZGÜR RUHU SAHNEDE
Markanın tatlı, özgür ruhunun yakalandığı pazar günü tanıtılan son Chloé koleksiyonu ne kadar dokunaklıydı.
60 yıl önce Chloé markasını kuran ve 93 yaşında hayata veda eden Gaby Aghion’nun ölümünden bir gün sonra gerçekleştirilen defiledeki duygusallığı tahmin edemezsiniz. Karl Lagerfeld ile birlikte çalıştığı dönem -Lagerfeld’in ortaya koyduğu ‘le flou’ dönemi- modanın gidişatını değiştirdi.
Resim Hakkı: Indigital
Markanın tasarımcısı Clare Waight Keller tesadüfen Chloé’nin özgür ruhunu hissedebileceğimiz bir koleksiyonu podyuma yolladı. Belki de Chloé artık yalnızca Fransız değil bütün dünyadaki genç hanımlara hitap eden bir marka ve başındaki İngiliz tasarımcısı markayı her şeyin muntazam işlediği bir noktaya ulaştırdı.
Defile başladığında koleksiyonun vermek istediği mesaj açıkça görülüyordu: Sert olmayan belirli bir ritme sahip yavaş bir müzik eşliğinde modeller podyumda ışık hızıyla yürüyorlardı.
Açılış dantelli ve dekolteleri olan kısa elbiselerle yapıldı. Defileden sonra kulise geçene kadar dantel elbiseler üzerindeki tavuskuşu tüylerini taklit etmek için ne kadar emek harcandığını farketmedeğimi kabul etmeliyim.
Resim Hakkı: Indigital
Genellikle bol tasarımlar gördük. Bu koleksiyon da ilhamını 2015 yaz sezonun modası 70’lerin hippie temasından almışa benziyordu. Ancak yüksek kaliteli fresh uzun kollu beyaz gömlekleri bol şortlarla birleştiren Chloé safran sarısı ve pas rengi süet şortlarıyla da kesinlikle diğerlerinden sıyrılıyor.
Tasarımcı denime de önem vermiş gözüküyor özellikle uzun denim bir eteği mavi bir süveterle kombinlediği görünüm dikkat çekti. Tasarımcının ortaya koyduğu minimum ve maksimum görüntüler olan uzun elbiseler ve kısa olanlar iyi bir denge yaratmışlardı.
Cloé’nin fresh ve genç kıyafetlerini sadece sevimli olmaktan çıkarıp şık yapan kesinlikle işçiliği. Clare koleksiyonu ‘modern folklör’ olarak tanımlıyor; üzerine çiçekler dikilmiş uzun bir elbise de bu peri masalı niteliğini yansıtıyor.
Şüphesiz Gaby Aghion, yıllar önce tohumlarını attığı Chloé markasının daima genç ve hiç eskimeden her daim yeşil kaldığını görseydi çok gurur duyardı.
CELİNE: KARARSIZLIĞIN GÜZELLİĞİ
Belindeki deri kemerde altın bir süs asılı, dar kesim şık paltomu mu giymeliyim? Ya da tunik bluzlarla eşleştirebileceğim pantolonları mı? Bileklerime değen püsküller mi olsun? Düz ayakkabı mı yoksa topuklu mu?
Resim Hakkı: Indigital
Topuklu balerin babetlerine ne dersiniz? Canım çiçekli bir şeyler mi istiyor? Hangi çiçekler? Hem kırmızı hem soluk renkli olanları seviyorum. O halde ikisini bir arada kullansak?
Céline defilesi adeta kararsızlığa bir övgüydü. Kadınların muhtemel karar verme zorluklarıyla uğraşmak için yapılan nükteli bir seçim değildi bu. Tamamen akıldaki fikir değişikliklerini sevmeyi öğreten ayrıca stil, kumaş, dekorasyon ve süsleme açısından modanın çeşitliliğini kucaklayan bir mesaj yatıyordu altta.
Resim Hakkı: Indigital
Kulise markanın tasarımcısı Phoebe Philo ile buluşmaya ve tebrik etmeye gittiğimde kızının elinden tutmuş şöyle açıkladı:
“Bütün bu sürecin bir düzenlemeye ve kesinliğe ihtiyacı olmadığı fikrine vardım,” dedi parlak desenlerin elbiseyi ele geçirdiği ve solgun tonlarla karıştığı çiçekli tasarımlara açıklık getirerek. “Çiçek kullandım, çünkü çiçeklerde insana sıcak gelen bir şeyler var.”
Uzun defilelerde genellikle sahne üzerinden geçmek için fazla heyecanlı davranırım ama bu koleksiyon tanıtımında kullanılan farklı materyalleri kolayca seçebildim: sert, parlak, laklı plastiğin aksine kesin çizgilerle ayrılmış kontrplak kullanılmıştı.
Koleksiyon tekliflerin seçimi gibi gözüküyordu. Çalışan kadınlar için kullanışlı bir gardrop hazırlamaya çalışan kadın bir tasarımcının koleksiyonu değildi bu. Bel kısmında ince bir kemer ve kemerin ucunda inek çıngırağına, bir madalyona ve ya da doğurganlık sembolüne benzetilebilecek yuvarlağımsı altın rengi süsün sallandığı, klapasında dikiş izlerinin özellikle belli edildiği çok şık baharlık paltolar tasarlanmıştı.
Koleksiyonda tasarımcının şık modern gardrobu baskındı ama bunu zekice yaptığı dokunuşlarla ortaya koymuştu. Philo bazı tasarımların dirsek bağlantılarının üzerinde, kimisinin göğüs kemiğinin üzerinde kumaştan bir parçayı keserek pencereler açmış, bu pencerelerden ve karın bölgesinin iki tarafında yaptığı kesimlerden vücudun görünmesini sağlamış.
Resim Hakkı: Indigital
Kadınların en azından kıyafetlerinde her şeye hakkı olması fikrini sevdim. Bu koleksiyondaki ilham, Phoebe’nin bir yıl önce yaptığı cesur Afrika temalı tasarımlarında aldığı ilhamdan farklı gözüküyor. 2015 yaz koleksiyonu için seçilen çiçekler sadece kırmızı olabilirdi ama burada çok yıkanmış eski bir önlük gibi duran solgun renkli çiçeklerin bir karışımı kullanılmış.
Gelişigüzellikte bir şiirsellik vardır; özellikle günlük rutin içerisinde delicesine yoğun bir hayat yaşayan meşgul kadınlar için. Özensiz kanarya sarısı bir pantolonu dolaptan rastgele çıkarıp onu özel dikim bir ceket ile eşleştireceğimi hiç sanmam. Ancak artık modern kadının ne giydiği konusunda sıkıştırılmaması gerektiği fikrini sevdim.
Kişisel seçimlere dayalı bu yeni moda dünyasına ikna olmayanlar her zaman gidip Céline’in oval, yumuşak, zengin renk tonlarına sahip parlak deri çantalarından alabilirler. Ben turuncu timsah derisi olandan başka bir seçenek görmüyorum. Bu da önemli olan bir nokta çünkü bir zamanlar minimal tasarımlara imza atan tasarımcının odak noktası çantalardan karakterli, şık kıyafetlere kaydı.
KENZO: B PLANET
Paris ‘te bir paten sahasında gerçekleştirilen Kenzo defilesinde büyük LED ekranlara yansıtılan saçları iki yandan örgülü, dişleri bembeyaz, Kenzo hakkında çeşitli dillerde bir şeyler söyleyen bir kız avatarı yansıtıldı.
Resim Hakkı: Indigital
Markanın ikinci ortağı tasarımcı Humberto Leon kuliste, bilgisayar yardımıyla ekranlara yansıtılan bu insansı görüntüden bahsederken “Bu kız insanlığın evrimi,” dedi.
Leon ve tasarımcı partneri Carol Lim Paris’te çalışıyor olmanın getirdiği optimizmi yansıtmak ve yakın gelecekte moda dünyası için neler hayal ettiklerini göstermek istemişler.
Bu koleksiyondan ne beklemeliyiz? Çok da korkutucu şeyler değil. Defileyi dizden aşağısı yarı saydam bir materyalden yapılmış, üst kısmında omuzdan aşağı gümüş fermuarların dikildiği nakışlı pamuk kumaştan, bilekte beyaz bir elbise ile başlattılar.
Koleksiyon “geleceğe”, “yansımaya”, “grafik çizgilere” ve “saflığa” atıfta bulunuyor; tasarımlarda ‘ruh hali’ ve ‘kumaşlar’ öne çıkıyordu. Bütün bunlar bir araya gelince kare kesim gömlekler, denim etek ve ceketler ortaya çıkmıştı. Tasarımlar oldukça fresh, sportif ve biraz vücuttan uzak duran bol tasarımlardı. Bu bolluk nedeniyle yanlardan tenin görünmesi sevimli bir görüntü oluşturuyordu.
Uçuşan kumaşlar, beyazla kontrast yaratması için kullanılan gök mavisi çizgiler, parlak ve aydınlatılmış dokular son derece modern ve hafif bir görünüm ortaya koyuyordu. Pembe kumaş ve desenler ise; koleksiyona daha genç kız havası katmak için kullanılmıştı ya da iki usta tasarımcı tarafından moda avatarlarına verdikleri Knola isminin “kawaii” yani “tatlı” algısına atıfta bulunuyordu.
Knola oldukça kendinden emin görünüyordu ve birden fazla renkli ekran üzerinde yaptığı konuşmada gözleri ışıldayarak Kenzo için mesajını verdi; “Unutmayın ikinci bir Dünya daha yok.”
Çeviren: Ece Özneşeli